Please use this identifier to cite or link to this item: https://hdl.handle.net/11499/25938
Title: Bir i?ktidar pratiği olarak militarizm
Authors: Parlak, İsmet
Kaftan, Erdem
Keywords: militarizm
medya
damga
düşmanlaştırma
politik söylem
komplocu kavrayış
Source: İsmet Parlak – Erdem Kaftan, “Bir İktidar Pratiği Olarak Militarizm”, Düşünen Siyaset, Sayı: 32, Kasım 2016, s: 169-209
Abstract: Modern çağın “ideolojisi” olarak militarizm, askeri değer, norm, kural, ba-kış açısı, pratik, yaklaşım ya da düşünme biçimlerinin ‘yüceltilerek’ gün-delik yaşamın pek çok alanına sirayet etmesini ve bu yolla toplumsal ve politik yapının biçimlendirilmesini hedefleyen bir “zihniyettir” (Belge, 2012: 125, 147-150; Altınay, 2009: 144; Altınay, 2005: 352). Bu nedenle yalnızca savaş, şiddet ve askeri yapıların yüceltilmesi anlamlarını içer-mekle kalmaz, cinsiyetçilikten milliyetçi ideolojik söyleme kadar pek çok ayrımcılık biçimiyle iç içe geçmiştir. Militarist zihniyet, şekillendirdiği sivil yaşamı “ikincil bir konuma” gerilettiği gibi, yurttaşlar arasında da “hiye-rarşik bir ilişki” (Altınay, 2003) geliştirir. Hiyerarşik ilişkide ast konu-munda yer alan birey, emir-komuta zincirinde hareket eden, “can veren, kan döken”, öldürmeyi meşru, ölmeyi “kutsal” addeden, kendisini gerekti-ğinde “feda eden” (Altınay, 2009: 144, 160), yurttaşlık görevlerini bireysel haklarının önüne yerleştiren, sorgulama yetisini büyük ölçüde terk etmiş bir varlıktır. Bu birey “kolektif şiddeti ve şiddet araçlarına başvurmayı ka-tegorik olarak reddetmeyen her türlü düşünce geleneğine ve eyleme ek-lemlenebilir” (Öztan, 2014: 7). Böylesi bireylerden oluşan bir toplumsal yapıda türlü “değerlerin bütün insanlığı kapsayan tartışılmaz değerler olarak sunulması” ve yurttaşlardan bu değerler manzumesine “uygun davranmalarının talep edilmesi” kuvvetle muhtemel olacaktır. Doğru ve/ya yanlışa dair kesin hükümleri nedeniyle militarizm, Çayır’ın (2005: 139) belirttiği üzere, aslında bir tür “akıl tutulmasıdır”. Egemen olanın ge-liştirdiği çözüm dışında farklı yollar aranması anlamsız ve gereksiz görü-leceğinden, aslında politik alana/olana da çok fazla yer bırakılmaz. Sözü edilen bu olumsuzlukların somutlaşması adına militarist zihniyetin, nor-malleşerek sorgulanmaz (Altınay, 2005: 359) kılınması, diğer bir deyişle ideolojik aygıtlar dolayımıyla yeniden üretilerek hegemonik bir düşünmebiçimine dönüştürülmesi gerekir. Tam da bu hususta Alfred Vagts’ın1 “mi-litarizmin savaş zamanından çok barış zamanında geliştiği”, “yurttaşların “barış zamanında militer bir ruhla doldurulmaları” gerektiği tespiti önem-lidir (Altınay, 2013: 221; 2005: 352). Milliyetçilikle hemhal olmuş milita-rist düşünce hegemonik hale geldiğinde, örneğin terör ya da savaşta ço-cuğunu kaybetmiş bir anne/baba üzülmek bir yana -varsa- diğer çocukla-rının da şehit olmasını arzu edecektir (Belge, 2012: 261). Çünkü milita-rizmin “şiddete dayalı imgeler, düşünceler, duygular, kavrayış ve tahayyül şekilleri” yurttaşları etkisi altına aldığında, “herhangi bir çatışmanın silah zoruna başvurmaksızın çözüme kavuşturulması” düşünülemeyecektir. Şiddetin hâkim olduğu toplumsal ve politik bir düzende düşünme ve ifade biçimlerini ‘savaş, mücadele, zafer, dövüş, kan, şehitlik, mağlubiyet, kah-raman, hain, ihanet, düşman’ türü kavram seti belirleyecek, medya başta olmak üzere sivil kurumlar askeri terminolojiyi (harekât planı, hedef, im-ha, operasyon vb.) içselleştirecek, fakat bu ilişki biçiminin beraberinde ge-tirdiği ‘zararlar, acılar, trajik sonuçlar, yıkımlar, nefret söylemi’ görünmez kılınacaktır. Bilhassa toplumların en fazla kaybeden kesimini oluşturan alt sınıflardan gelen bireyler, militarizmin ürettiği zihniyetle en fazla özdeş-leşen, militarist kavram seti ve düşünme biçimi aracılığıyla kendilerini ge-reğinden güçlü hisseden aktörlere dönüşürler (Saigol, 2013: 231-241). Türkiye toplumunda sıklıkla karşılaşılan, bayramlarda çocuklara asker üniforması giydirilmesi, askere gidecek gençlere davullu zurnalı uğurla-malar yapılması, resmi törenlerde zırhlı araçları görme telaşı, askeri disip-linin ahlaki bir değer olarak kavranması, erkek çocukların birer paşa ada-yı olarak yetiştirilmesi, sünnet merasimlerinin erkeklik ve paşalığa adım atma ritüeli olarak anlamlandırılması militarizmin varlığını ve yeniden-üretim kanallarını örneklemesi adına anlamlıdır. Bireyin çocukluktan iti-baren askeri değer ve normlarla donatılması askerliği, “askerliğin dışına” çıkarmakta ve hatta onu “genel bir ‘yaşama üslubu’ haline” (Belge, 2012: 150) getirmektedir.
URI: https://hdl.handle.net/11499/25938
Appears in Collections:İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Koleksiyonu

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
15_parlak-kaftan.pdf660.69 kBAdobe PDFThumbnail
View/Open
Show full item record



CORE Recommender

Page view(s)

118
checked on May 27, 2024

Download(s)

1,194
checked on May 27, 2024

Google ScholarTM

Check





Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.