ZF sınıfı olarak tanımlanan zeminlerin Yüzeyindeki deprem yer hareketini belirlemek Üzere sahaya özel zemin davranışı örneği

Abstract

Ülkemizin deprem kuşağında olması sebebiyle yıllar içinde can ve mal kaybına uğradığı defalarca deneyimlenmiştir. Bu süreçte deprem gerçeğini kabullenmek, sonrasında ise anlamak ve bu yıkıcı etkisini yok denecek kadar azaltmak insanımızın yalnızca depremleri doğru yorumlamasından geçmektedir. Bu kapsamda yapılarımızın üzerine inşa edildiği zeminlerden ‘kötü’ zemin olarak nitelendirilen ZF zemin sınıfına sahip 5 farklı gerçek zemin üzerinden sahaya özel zemin davranışı analizleri yapılmıştır. İncelenen 5 zemin de depremi sıvılaşan tabakalarda sönümlemiş ve depremin dinamik etkilerini yapıya aktaramamıştır.Bu kapsamda yapılan gözlemlerden biri de bütün zeminler için ortalama spektrumun, ZE ve ZD için elde edilen tasarım spektrumu ordinatlarından düşük kaldığıdır. Daha sonra ise çelik bir yapı üzerinden, elde edilen spektrumlarla statik analizler yapılarak deplasmanlar elde edilmiş ve yine ZF zemin sınıfında analizleri yapılan yapıların maksimum deplasmanlarında da meydana gelen farklar ortaya konmuştur. Son olarak bu tez hazırlandığı dönemde ‘2020 Ege Denizi Depremi’ meydana gelmiş ve incelemenin yapıldığı 5 farklı alanda depremden kaynaklı meydana gelen yapı hasarlarının yapılan tez çalışmasıyla tutarlılığı değerlendirilmiştir. Bir kez daha yönetmeliğin ZF zemin sınıfları için zorunlu kıldığı sahaya özel zemin davranış analizlerinin önemi ortaya çıkmaktadır.

It has been experienced many times that our country has suffered from loss of life and property over the years due to the fact that it is in an earthquake zone. In this process, it is only necessary for our people to correctly interpret earthquakes to accept the reality of earthquakes, then to understand them and to reduce this destructive effect to almost nothing. In this context, site-specific soil behavior analyzes were conducted on 5 different real soils with ZF soil class, which is characterized as 'bad' ground among the grounds on which our structures are built. All 5 soils examined dampened the earthquake in the liquefied layers and could not transfer the dynamic effects of the earthquake to the structure. One of the observations made in this context is that the average spectrum for all soils is lower than the design spectrum ordinates obtained for ZE and ZD. Then, the displacements were obtained by making static analyzes with the obtained spectra on a steel structure, and the differences in the maximum displacements of the structures analyzed in the ZF soil class were also revealed. Finally, the '2020 Aegean Sea Earthquake' occurred during the period when this thesis was prepared, and the consistency of the structural damage caused by the earthquake in 5 different areas where the study was conducted was evaluated with the thesis study. Once again, the importance of site-specific soil behavior analysis, which is required by the regulation for ZF soil classes, becomes evident.