Nefret söylemi ve ötekiler: Türkiye’de Suriyeli kadınlar

Abstract

Göç kavramı ana hatlarıyla göç eden bireyleri ya da toplulukları ve göç alan ülkeyi etkileyen bir olgudur. Özellikle uluslararası boyutuyla öne çıkan göç, kadınların da sürece dahil olmasıyla değişimler yaşamıştır. Uluslararası göçün ortaya çıkardığı kavramlardan biri olan mültecilik ise anlaşmalarla belirlenen bir statü olmasına rağmen göç eden ve göç alan toplumların farklılıkları nedeniyle birçok soruna sahiptir. Bu çalışmada mültecilerin maruz kaldığı sorunlardan biri olan nefret söylemi incelenmiştir. Nefret söylemi birçok dezavantajlı grubun ortak problemidir. Bu kavramın tanımlarına bakıldığı zaman kadınların dezavantajlı gruplar arasında çoğunlukla yer almadığı görülür. Kadınların görünmezliğinin sebebi olarak eril egemen hakimiyet işaret edilmelidir. Eril hakimiyetin bulunduğu alanlardan biri olması ve ideoloji aşılama/ yayma konusunda etkin bir gücü barındırması sebebiyle geleneksel medya bu çalışmada elde edilecek verileri sağlamaktadır. Haberlerin inşasının toplumsal söylemlerden bağımsız olmadığı ve Van Dijk’a ait Eleştirel Söylem Analizi yönteminin toplumsal sorunlara odaklandığı gerekçesiyle bu yöntem tercih edilmiştir. Böylece mevcut çalışmada gazetelerde Suriyeli mülteci kadınlara karşı medyada oluşan nefret söylemi analiz edilmiştir. Ulusal basında birçok gazetenin ve Suriyeli mülteci kadın haberlerinin yer alması sebebiyle ideolojik gruplara bölünerek toplamda 10 gazete ve her gazeteden 3’er haber örneği seçilmiştir. Makro ve mikro yapıya bölünen analiz biçimde kelimelerin arkasında yatan mesajlar tespit edilmeye çalışılmıştır. Başlıklar, fotoğraflar, kelime seçimleri, haberin retoriği gibi incelemeler sonucunda Suriyeli mülteci kadınların cinsiyetleri üzerinden doğrudan nefret söylemine maruz kalmazken yine de kadınlara karşı nefrete olanak sağlandığı tespit edilmiştir.

The concept of migration is a phenomenon that affects individuals or communities who migrate outlined and the country that receives migration. The emigration, particularly prominent in its international dimension, has undergone changes with the involvement of women. Refugee, one of the concepts of international immigration, is a status defined by treaty, but has many problems due to the differences of migratory and migratory communities. This study examined hate speech, one of the problems facing refugees. Hate speech is the common problem of many disadvantaged groups. When looking at the definition of this concept, it is often found that women are not among the disadvantaged groups. The reason for women's invisibility should be expressed as the dominance of the masculine-dominated mentality. The traditional media provides the data to this study, as it is one of the dominant areas of the masculine mentality and has an active power in ideology immunization/ dissemination. Van Dijk's method of analysis of Critical Discourse Analysis the media hate speech in newspapers against Syrian refugee women. Due to the many newspapers in the national press and the coverage of the Syrian refugee women, the group was divided into ideological groups, with 10 newspapers and three news samples each. Attempts were made to identify the messages behind the words in the form of analysis divided into macro and micro structure. Headlines, photographs, word choices, news rhetorical scrutiny have led to the appearance of Syrian refugee women as an act of hate over their gender.