Please use this identifier to cite or link to this item:
https://hdl.handle.net/11499/51575
Title: | The antigone myth on the basis of liminality and Subjectivity | Other Titles: | Liminalite ve öznellik temelinde antigone miti | Authors: | Özkaya, Seher | Advisors: | Sivrioğlu, Şeyda | Keywords: | öznellik eşik mit rit chora abject şiirsel dil kolektif bilinç metinlerarasılık subjectivity liminality myth rite chora abject poetic language collective consciousness intertextuality |
Abstract: | Bu tezde anlatılan, her zaman yeniden keşfedilecek, hakkında sürekli bir şeyler söylenebilme özelliğiyle yüzyıllara meydan okuyan Antigone mitidir. Hakkında çok şey kaleme alınan bu mit Butler’a göre Irigaray gibi feminist kuramcılar için devletçiliğe dişil başkaldırının sembolü olurken Hegel gibi düşünürler için de anaerkil düzenden ataerkil düzene geçişi temsil etti. Ama bir şekilde Lacan’dan Zizek’e kadar farklı disiplinler ve düşünürler tarafından iktidar, otorite ve kadın arasındaki ilişkinin temsili olmaya devam etti. Zizek’e göre (2016) Lacan, Antigone’nin akrabalık düzeni karşısında simgesel düzenin sınır konumunu üstlendiğini, düzenin dışına ulaşmanın bir temsili olduğunu vurgulamaktadır. Kuşkusuz Antigone miti hakkında hatırı sayılır bir literatür mevcuttur. Ama tam da bu yüzden, burada, Antigone’nin yüzyıllara meydan okuyan temsilinin nedenlerine eğinildi.
Bu çalışmada mitin kolektif bilinç üzerindeki etkilerine değinirken ritüeller aracılığıyla mitsel düşüncenin nasıl canlı tutulduğu gösterilmektir. Antigone’nin Polynickes’in iktidar tarafından ölüm ritüelinden dışlanmasıyla oluşan marjinal konumunu Van Gennep tarafından oluşturulan ve Turner tarafından geliştirilen belli bir ritüel düzenini ifade eden liminalite kavramıyla incelenmektedir. Turner tarafından rahimde olmaya benzetilen eşikteki kişilerin muğlak konumunda ve yerleşiktikleri farklı kültürel uzamda filizlenen süreci öznnellik kavramı altında Kristeva’nın birbirleriyle ilişkili bir biçimde anlaşılacak chora, abject ve şiirsel dil gibi kavramlarıyla birlikte açıklanırken, Guattari, Levinas gibi düşünürlerin kavramları da kullanılırak öznelliğin nasıl birey öncesi bir tekillik olarak kriz anlarında inşa edilebildiği gösterilmektedir. Son olarak, Batı düşüncesinin kurucu mitlerinden biri olan Antigone’nin, yüzyıllar sonra bile bir kadın yazarın hem söylemsel hem yaratıcı ediminde tekrar nasıl kurgulandığı ele alınmaktadır. Bu noktada ise Durkheim’ın kolektif bilinç kavramı durumu açıklarken, Kristeva’nın metinlerarasılık kavramı da edebi boyutta yazar kolektif bilincine nasıl etki ettiği görülmektedir. What is described in this thesis is the myth of Antigone, which will always be rediscovered, and which defies centuries with its ability to constantly say something about it. According to Butler, this myth, about which a lot has been written, was a symbol of the feminine revolt against statism for feminist theorists like Irigaray, while it represented the transition from matriarchy to patriarchy for thinkers like Hegel. But somehow it continued to be a representation of the relationship between power, authority and women by different disciplines and thinkers from Lacan to Zizek. According to Zizek (2016), Lacan emphasizes that Antigone assumes the border position of the symbolic order against the kinship order and is a representation of reaching outside the order. There is, mainly, considerable literature on the myth of Antigone. But precisely for this reason, the reasons for the representation of Antigone that defy the centuries have been addressed here. In this study, while addressing the effects of myth on the collective consciousness, it is shown how the mythical thought is kept alive through rituals. The marginal position of Antigone, formed by the exclusion of Polynices from the death ritual by the power, is examined with the concept of liminality, which expresses a certain ritual order created by Van Gennep and developed by Turner. While the burgeoning process of the people on the threshold, which is likened to being in the womb by Turner, is explained under the concept of subjectivity, together with Kristeva's concepts such as chora, abject and poetic language, which will be understood in relation to each other, while using the concepts of thinkers such as Guattari and Levinas, how the subjectivity is pre-individual. It is shown that it can be constructed as a singularity in moments of crisis. Finally, it is discussed how Antigone, one of the founding myths of Western thought, was reconstructed in both the discursive and creative act of a woman writer, even after centuries. At this point, while Durkheim's concept of collective consciousness explains the situation, it is seen how Kristeva's concept of intertextuality affects the writer's collective consciousness in the literary dimension. |
URI: | https://hdl.handle.net/11499/51575 |
Appears in Collections: | Tez Koleksiyonu |
Files in This Item:
File | Description | Size | Format | |
---|---|---|---|---|
10554293.pdf | 1.16 MB | Adobe PDF | View/Open |
CORE Recommender
Page view(s)
218
checked on Aug 24, 2024
Download(s)
486
checked on Aug 24, 2024
Google ScholarTM
Check
Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.