Please use this identifier to cite or link to this item: https://hdl.handle.net/11499/1354
Title: Pelvik taban cerrahisinin seksüel fonksiyon ve yaşam kalitesi üzerine etkisinin incelenmesi
Other Titles: Analysis of the effect of pelvic floor surgery on sexual function and quality of life
Authors: Turan, İlyas
Advisors: Özer Öztekin
Keywords: Pelvik Taban Cerrahisi
Pervik Organ Prolapsusu
Üriner İnkontinans
Seksüel Disfonksiyon
Pelvic Floor Surgery
Pelvic Organ Prolapse
Urinary Incontinence
Sexual Dysfunction
Publisher: Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi
Abstract: Pelvik taban cerrahisi pelvik organ prolapsusu ve üriner inkontinans gibi komplike hastalıkların tedavisinde uygulanan cerrahilerin bütünüdür. POP, pelvik organların herniasyonu olup üriner inkontinans ve seksüel disfonksiyon ile birlikteliği sıktır. Seksüel disfonksiyon, seksüel döngünün herhangi bir basamağında problem olması anlamına gelir. Seksüel disfonksiyon etyolojisinde pelvik organ prolapsusu ve üriner inkontinansın önemli payı vardır. Pelvik organ prolapsusu ve üriner inkontinans premenapozal kadınların yaklaşık üçte birini, postmenapozal kadınların ise yaklaşık yarısını etkileyen patolojiler grubudur. Bu hastalıklar kadının sosyal, psikolojik, fizyolojik, fiziksel ve seksüel hayatını etkilemektedir. Pelvik cerrahi seçiminde hastanın şikayetleri, muayenesi, yaşı, cinsel yaşamı ve beklentileri göz önünde bulundurulmalıdır. Bizim çalışmamızda yer alan hasta sayısı 50 idi. Çalışmamız prospektif kohort olarak dizayn edilmiş olup, POP ve üriner inkontinans nedeni ile opere edilen 32-79 yaş arası hastalar çalışmaya dahil edildi; bekar, evli olup eşinden ayrı yaşayan ya da boşanmış kadınlar dışlandı. Hastaların ortalama yaşı 53.46±9.41idi. Çalışmamızda hastalara preoperatif dönemde anamnez, demografik özellikler, rutin pelvik muayene, laboratuvar, ultrasonografi, POP Q ölçümleri, ürodinamik çalışma, PFDI-20 ve PFIQ-7 yaşam kalitesi formları, mesane semptomatolojisi için AAM formu ve PISQ-12 seksüel fonksiyonları değerlendirme anketleri uygulandı. Postoperatif dönemde ise hastaların iyileşme süreci tamamlandıktan sonra (ortalama 6 ay ) PFDI-20, PFIQ-7, AAM ve PISQ-12 anket ve sorgulama formları uygulandı. Bu anketler postoperatif 12.ay ve 18.aylarda tekrarlandı. Elde edilen sonuçlar preoperatif dönemle karşılaştırma yapılarak pelvik taban cerrahisinin seksüel fonksiyon ve yaşam kalitesi üzerine olan olumlu etkisi gösterildi. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS Statistics v22.0 istatistik paket programı kullanıldı. Karşılaştırmalarda sayı, yüzde, ortalama, Friedman iki yönlü varyas analizi, Ancova varyans analizi kullanıldı. p<0,05 anlamlı kabul edildi. Hastaların %76’sı daha önce herhangi bir jinekolojik operasyon geçirmemişti. Hastalarımızın tamamında değişen derecelerde pelvik organ prolapsusu mevcuttu. Hastaların inkontinans anemnezinde hastaların tamamı sözel olarak inkontinans tariflerken ürodinami sonuçlarında hastaların 20 tanesinde (%40) inkontinans şikayeti mevcuttu. Hastaların şikayetleri ve muayenesine göre hastalara uygun pelvik cerrahi prosedürler uygulandı. Preoperatif ve postoperatif dönemde uygulanan PFDI-20 ve PFIQ-7 yaşam kalitesi anketlerinde ve mesane semptomatolojisi AAM anket skorlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulundu. Ayrıca seksüel fonksiyon değerlendirilmesinde kullanılan spesifik PISQ-12 anketlerinin karşılıklı değerlendirilmesinde postoperatif total skorlarda istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmazken, postoperatif PISQ-12 fiziksel 12.ay ve 18.ay skorlarda istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edildi. PISQ-12 fiziksel 6.ay skorlarında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmaması pelvik cerrahi sonrası iyileşme sürecinin ortalama 6 ay sürmesine bağlandı. Çalışmamızda hastaların memnuniyet durumlarını incelediğimizde 6 aylık aralarla yapılan kontrollerde memnuniyet oranlarında artış tespit edildi. Çalışmamız, pelvik taban cerrahisinin seksüel fonksiyon ve yaşam kalitesi üzerine olumlu etkisini göstermiştir.
Pelvic floor surgery is the whole of surgery in the treatment of complex diseases such as pelvic organ prolapse and urinary incontinence. POP is the herniation of pelvic organs and it is commonly associated with urinary incontinence and sexual dysfunction. Sexual dysfunction implies a problem at any stage of sexual cycle. In the etiology of sexual dysfunction, pelvic organ prolapse and urinary incontinence have an important role. Pelvic organ prolapse and urinary incontinence are a group of pathologies affecting about one third of premenopausal women and about half of postmenopausal women. These diseases affect social, psychological, physiological, physical and sexual life of women. When pelvic surgery is considered, the patient's symptoms, physical examination, age, sexual life and expectations should be evaluated. In our study 50 patients were evaluated. Our study has been designed as a prospective cohort and patients between the ages of 32-79 who were operated for POP and urinary incontinence were included into the study; single, married but living apart from her partner or divorced women were excluded. The mean age of the patients was 53.46 ± 9.41. In our study, preoperatively demographics, routine pelvic examination, laboratory, ultrasound, POP Q measurements, urodynamic studies, PFDI-20 and PFIQ-7 quality of life forms, overactive bladder (OAB) form and PISQ-12 sexual function for bladder symptomatology assessment questionnaires were administered for all patients. In the postoperative period after the completion of the healing process of patients (approximately 6 months) , PFDI-20, PFIQ-7, OAB and PISQ-12 surveys and questionnaires were administered. These questionnaires were repeated in 12th and 18th months postoperatively. Results were obtained by comparison with the preoperative period and positive effects of pelvic floor surgery on sexual function and quality of life have been shown. SPSS Statistics software v22.0 statistical package program was used for analyses of data. In comparisons; number, percentage, average, Friedman two-way analysis of variance and Ancova analysis of variance were used. P <0.05 was considered significant. 76% of patients previously had undergone no gynecological operation. All of our patients had varying degrees of pelvic organ prolapse. While all of the patients had anamnesis of incontinence verbally, according to urodynamic results, incontinence was present in 20 patients (40%). Appropriate pelvic surgery procedures were performed according to patients' complaints and clinical examinations. In the preoperative and postoperative periods, PFDI-20 and PFIQ-7 questionnaires of quality of life and bladder symptomatology OAB surveys were applied and statistically significant differences were found. Additionally, for the mutual assessment of sexual function evaluation, specific PISQ-12 questionaires were compared. There was no statistically significant difference between postoperative total scores, but between postoperative physical PISQ-12 at 12th and 18th months scores, statistically significant difference was detected. There was no statistically significant difference between initial and 6th month physical PISQ-12 scores. This result was attributed to the completion of the healing process in 6 months after pelvic surgery. In our study, we examined the satisfaction of patients at 6 month- intervals and an increase in satisfaction rates was detected. Our study showed a positive effect on sexual function and quality of life of pelvic floor surgery.
Description: Bu çalışma Pamukkale Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi’nin 21.08.2014 tarih ve 5 sayılı kurul kararı ile desteklenmiştir.
URI: https://hdl.handle.net/11499/1354
Appears in Collections:Tıp Fakültesi Tez Koleskiyonu

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
İlyas Turan.pdf2.08 MBAdobe PDFThumbnail
View/Open
Show full item record



CORE Recommender

Page view(s)

340
checked on Aug 24, 2024

Download(s)

310
checked on Aug 24, 2024

Google ScholarTM

Check





Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.