Please use this identifier to cite or link to this item:
https://hdl.handle.net/11499/38457
Title: | Kendine zarar verme davranışı olan ergenlerde tükürük opiorphin düzeyi ve ağrı eşiği ile ilişkisi | Other Titles: | The relationship between saliva opiorphin level and pain threshold in adolescents with non suicidal self injury | Authors: | Gavcar, Erdal Görkem | Advisors: | Kabukçu Başay, Bürge | Keywords: | Kendine zarar verme davranışı ergen ağrı eşiği opiorphin kesme Non suicidal self injury adolescent pain threshold opiorphin cutting |
Publisher: | Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi | Abstract: | Ergenlerde kendine zarar verme davranışı (KZVD), son yıllarda üzerine çok sayıda araştırma yapılan önemli bir halk sağlığı sorunudur. KZVD ile ağrı arasındaki ilişkiye yönelik çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. KZVD sergileyen kişilerin ağrı eşiği değerlerinin daha yüksek olduğunu belirten çalışmalar bulunmaktadır. Opiorphin son 15 yıl içinde keşfedilmiş ve yazında kendine yer bulmaya başlamış bir pentapeptiddir. Enkefalinlerin yıkımını sağlayan enzimleri inhibe ederek endojen opiyat sistemi üzerinden analjezik etki gösterdiği belirtilmektedir. Yazında kendine zarar veren bireylerde opiorphin düzeylerini ve bunun ağrı eşiği ile ilişkisini ergen ya da yetişkin yaş grubunda araştıran bir çalışmaya rastlanmamıştır. Buradan yola çıkarak çalışmamızda, KZVD’si olan ergenlerle herhangi bir kendine zarar verici davranış göstermeyen kontrol grubu ergenleri ağrı eşiği ve tükürük opiorphin düzeyleri açısından karşılaştırmak ve KZVD grubunda ağrı eşiği ile tükürük opiorphin düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlanmıştır. Bu amaçla çalışmaya 14-18 yaş aralığında, 37 KZVD sergileyen ergen ve 36 sağlıklı gönüllü ergen dahil edilmiş ve her iki grupta ağrı eşiği değeri ve opiorphin düzeyi ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya dahil edilen hasta grubundaki katılımcılar DSM-V Bölüm 3’te belirtilen KZVD tanı kriterlerini karşılayan ve otizm spektrum bozukluğu, psikotik bozukluk ve mental retardasyon tanılarından herhangi birisine sahip olmayan ergenlerden oluşmuştur. Sağlıklı gönüllü grup ise, herhangi bir fiziksel ya da psikiyatrik hastalığa sahip olmayan ergenlerden oluşmaktadır. Her iki grup için ortak dışlama kriteri ise ağız içi patoloji varlığı ve son 24 saat içinde analjezik ilaç alımıdır. Tükürük opiorphin düzeyleri ticari ELISA kit kullanılarak ölçülmüştür. Ağrı eşiği değerleri basınç duyarlı algometre cihazı ile ölçülmüştür. KZVD grubunda KZVD değerlendirme envanteri kullanılarak KZVD özellikleri incelenmiştir. Katılımcıların tanıları DSM-V temelli klinik görüşme ile doğrulanmıştır. Ayrıca katılımcılar Çocukluk Çağı Depresyon Ölçeği, Çocuklarda Anksiyete Bozukluklarını Tarama Ölçeği ve Duygu Düzenlemede Güçlükler Ölçeği doldurmuşlardır. Olgu grubunda ağrı eşiği ve opiorphin düzeyleri kontrollere göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur. Kesme sayısı ile opiorphin arasında ve opiorphin ile ağrı eşiği arasında pozitif korelasyonların olduğu görülmüştür. Olgu grubunda ÇDÖ puanları ile ağrı eşiği değerleri arasında pozitif korelasyon saptanmıştır. KZVD işlevlerinden olan heyecan arama işlevi ile ağrı eşiği arasında pozitif korelasyon bulunmuştur. KZVD türlerinden olan kesme sayısı ve tehlikeli/zararlı madde içme/yutma sayısı ile ağrı eşiği arasında pozitif korelasyon mevcutken, yara iyileşmesini engelleme sayısı ve çimdikleme sayısı ile ağrı eşiği arasında negatif korelasyon mevcuttur. Ağrı eşiği ile kesme sayısı arasındaki ilişkide dolaylı etkinin var olduğu ve opiorphinin bu etkide aracı değişken olarak rol oynadığı ortaya koyulmuştur. Benzer şekilde ağrı eşiği ile opiorphin arasındaki dolaylı etkide kesme sayısı aracı değişken olarak rol alırken, opiorphin ile kesme sayısı arasındaki dolaylı etkide ağrı eşiğinin aracı değişken olarak rol oynadığı gösterilmiştir. Self-injurious behavior (NSSI) in adolescents is an important public health problem on which many studies have been conducted in recent years. Various opinions have been put forward regarding the relationship between NSSI and pain. There are studies indicating that people with NSSI have higher pain threshold values. Opiorphin is a pentapeptide that has been discovered in the last 15 years and has started to find a place in the literature. It has been stated that it has an analgesic effect through the endogenous opiate system by inhibiting the enzymes that catabolize enkephalins. No study has been found in the literature investigating opiorphin levels in self-harming individuals and its association with pain threshold in the adolescent or adult age groups. Based on this, our study aimed to compare the pain threshold and saliva opiorphin levels of the adolescents with NSSI and the control group of adolescents who has never self-harmed; and also aimed to examine the relationship between pain threshold and saliva opiorphin levels in the NSSI group. With this aim, 37 self-harming adolescents and 36 healthy volunteer adolescents between the ages of 14-18 were included in the study, and pain threshold value and opiorphin level measurements were performed in both groups. Participants in the patient group consisted of adolescents who met the NSSI diagnostic criteria specified in DSM-V Section 3 and who did not have any of the diagnoses of autism spectrum disorder, psychotic disorder and mental retardation. The healthy volunteer group consisted of adolescents who did not have any physical or psychiatric illness. The common exclusion criteria for both groups were the presence of intraoral pathology and analgesic drug intake in the last 24 hours. Saliva opiorphin levels were measured by using a commercial ELISA kit. Pain threshold values were measured with a pressure sensitive algometer device. The NSSI characteristics of the NSSI group were assessed by Inventory of Statements About Self-Injury. Participants' diagnoses were confirmed by a DSM-V-based clinical interview. In addition, the adolescents completed the Children’s Depression Inventory, The Screen for Child Anxiety Related Disorders, and the Difficulties in Emotion Regulation Scale. Pain threshold and opiorphin levels were found to be statistically significantly higher in the case group than the controls. Positive correlations were obtained between the cutting episode number and opiorphin levels; as well between opiorphin and pain threshold levels. A positive correlation was revealed between Children’s Depression Inventory scores and pain threshold values in the case group. A positive correlation was detected between the sensation seeking function, which is one of the NSSI functions, and the pain threshold. While there was a positive correlation between pain threshold and the episode number of cuts and the episode number of hazardous/harmful substances ingested/swallowed, which were among the NSSI types; there was a negative correlation between pain threshold and the episode number of interference with wound healing and the episode number of pinching. It has been shown that there is an indirect effect in the relationship between pain threshold and the episode number of cuts, and opiorphin plays a role as a mediator variable in this effect. Similarly, in the indirect effect between the pain threshold and opiorphin, the cutting episode number plays a role as a mediator variable, while the pain threshold plays a role as the mediating variable in the indirect effect between opiorphin and the episode number of cuts. |
URI: | https://hdl.handle.net/11499/38457 |
Appears in Collections: | Tıp Fakültesi Tez Koleskiyonu |
Files in This Item:
File | Description | Size | Format | |
---|---|---|---|---|
Dr. Erdal Görkem GAVCAR Tıpta Uzmanlık Tezi Tamamı.pdf | 1.53 MB | Adobe PDF | View/Open |
CORE Recommender
Page view(s)
510
checked on Aug 24, 2024
Download(s)
662
checked on Aug 24, 2024
Google ScholarTM
Check
Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.