Please use this identifier to cite or link to this item:
https://hdl.handle.net/11499/38817
Title: | Böbrek nakli sonrasında kemik/mineral bozukluklarının retrospektif incelenmesi ve vasküler kalsifikasyon ile aterosklerotik süreçlere etkisinin değerlendirilmesi | Other Titles: | Retrospective analysis of bone/mineral disorders after kidney transplantation and evaluation of its effects on vascular calcification and atherosclerotic processes | Authors: | Kutlu, Özlem | Advisors: | Dursun, Belda | Keywords: | Böbrek nakli kemik ve mineral bozukluğu kırık kidney transplant bone and mineral disorder fracture |
Publisher: | Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi | Abstract: | Giriş ve Amaç: Böbrek nakli hastalarında kemik ve mineral bozuklukları (KMB) önemli bir mortalite ve morbidite nedenidir. Nakil sonrası görülen KMB vasküler kalsifikasyonlar ile de ilişkili olup karmaşık bir süreçtir. Patogenezi net olarak anlaşılamamıştır. Yapılan çalışmalar daha çok kısa dönem sonuçlara yönelik olup uzun dönem sonuçları net olarak bilinmemektedir.Hastalar Dual enerji X-ışını absorptiometrisi (DEXA) ile değerlendirilmektedir. Çalışmamızda en az beş yıllık takibi olan hastaların nakil zamanı (T0), nakil sonrası birinci yıl (T1) ve nakil sonrası beşinci yıl (T5) DEXA ölçümleri, nakil sonrası kırık öyküleri, laboratuvar parametreleri ve vasküler kalsifikasyonları retrospektif olarak incelenmiştir. Nakil sonrası erken ve geç dönemde kırık gelişim yüzdeleri, kemik mineral yoğunluğu (KMY) değişimleri, vasküler kalsifikasyon süreci ve bu süreçlerin birbirleri ile ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Ayrıca kırık gelişimi üzerine, KMY değişimi üzerine etki eden faktörlerin belirlenmesi hedeflenmiştir. Gereç ve Yöntem: Çalışmamız 2008-2016 yılları arasında merkezimizde ilk kez böbrek nakli yapılan ve düşük doz steroid protokolü ile en az beş yıl takip edilen 106 olgudan oluşmaktadır. Hastaların T0, T1 ve T5 zamanlarındaki DEXA ölçümleri ve laboratuvar parametreleri retrospektif olarak incelenmiştir. Eğer bu zaman birimlerine uygun olarak bilgisayarlı tomografi (BT) görüntüleri varsa torakal ve abdominal aort kalsifikasyon skorları hesaplanmıştır. Hastaların kırık prevelansı ve kırık lokalizasyonu kaydedilmiştir. Hastaların nakil öncesi komorbiditeleri, kronik böbrek hastalarığı (KBH) sebepleri ve süreleri, diyaliz öyküleri ve diyaliz süreleri, T0-T1 ve T5 zamanlarında DEXA ölçümleri (femur boyun, femur total ve lomber total olarak KMY, T skoru ve Z skoru), laboratuvar parametreleri (PTH, ALP, 25-OH vitamin D, Ca,Mg, P, lipit paneli, üre, kreatnin, glukoz, Na, K, Cl, albümin, ferritin, HBA1C, ferritin gibi),aldıkları tedaviler kaydedilmiştir.Bulgular: Hastaların DEXA parametreleri incelendiğinde erken ve geç dönemde hem femur hem lomber bölge ölçümlerinde KMY kaybı izlenmemiştir. Tek değişkenli logistik regresyon analizlerinde erken dönemde glomeruler filtrasyon hızı (GFH) arttıkça KMY kazancının arttığı görülmüştür. Geç dönemde hem birinci hemde beşinci yıldaki serum üre ve kreatinin düzeyi azaldıkça KMY kazancının arttığı izlenmiştir. Regresyon analizinde KMY kazancı ile kümülatif steroid dozu ve anti-rezoptif tedavi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki görülmemiştir.Hastaların %15-30’unda T0 zamanında osteoporoz izlenmiştir. Hastaların ortalama takip süresi 8,5 yıl olup takip süresinde %13,2’sinde kırık gelişmiştir. Kırıkların çoğunlukla periferik bölgelerde olduğu görülmüştür. Kırığı olan grupta diyabet varlığı, nakil öncesi KBH süresi ve osteoporoz varlığı kırık olmayan gruba göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur. Logistik regresyon analizinde diyabet varlığı ve T1 zamanındaki femur boyun T skorunun düşük olması kırık gelişime sebep olan faktörler olarak görülmüştür. Anti-rezorptif tedavi ve steroid dozu ile kırık gelişimi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Torasik ve abdominal aorta kalsifikasyon skorlarının T1 ve T5 zamanında nakil zamanına göre arttığı görülmüştür. Sadece nakil sonrası birinci yılda nakil zamanına göre torasik aort kalsifikasyon skorunun artışı istatistiksel olarak anlamlı izlenmemiştir. Torasik aorta kalsifikasyon skorunun nakil zamanına göre beşinci yıldaki artışı ve abdominal aort kalsifikasyon skorunun nakil zamanına göre birinci ve beşinci yıldaki artışı istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Geç dönemdeki abdominal aorta kalsifikasyon değişimi ile T1 zamanındaki femur boyun T skoru arasında istatistiksel olarak anlamlı negatif korelasyon izlenmiştir.Sonuç: En az beş yıllık takipli düşük doz steroid tedavisi alan 106 böbrek nakilli hastanın retrospektif olarak incelendiği çalışmamızda nakil sonrası erken ve geç dönemde KMY ya korunmuştur ya da iyileşme göstermiştir. Düşük doz steroid tedavisinin KMY’nin korunmasında katkısının olduğu düşünülmektedir. Nakil sonrası böbrek fonksiyonlarının iyi olması KMY kazancı ile ilişkilidir. Takip süresince hastalarımızın %13,2’sinde kırık gelişmiştir. Kırıklar çoğunlukla periferik yerleşimli olduğu görülmüştür. Diyabet varlığı, osteoporoz varlığı, KBH süresinin uzun olması kırık gelişimini arttırmaktadır. Hem kırık gelişimi hem de KMY kazancı anti-rezorptif tedavi ve steroid dozları arasında ilişki bulunmamaktadır. Görüntülemesine ulaşılabilen hastaların abdominal ve torasik aorta kalsifikasyon skorlarının nakil zamanına göre birinci ve beşinci yılda artış gösterdiği izlenmiştir. Nakil sonrası kalsifikasyon sürecinin artarak devam ettiği görülmüştür. Introduction and aim: Bone mineral disorders (BMD) are an important cause of mortality and morbidity in kidney transplant patients. BMD seen after transplantation is associated with vascular calcifications and is a complex process. Its pathogenesis is not clearly understood. Studies are mostly focused on short-term results and long-term results are not clearly known. Patients are evaluated with Dual energy X-ray absorptiometry (DEXA). In our study, DEXA measurements of transplant time (T0), first year after transplant (T1) and fifth year after transplant (T5), fracture histories after transplant, laboratory parameters and vascular calcification of patients with at least five years follow-up were retrospectively examined. It is aimed to investigate fracture development percentages, bone mineral density (BMD) changes, vascular calcification process and the relationship of these processes with each other in the early and late period after transplantation. In addition, it was aimed to determine the factors affecting the development of fracture and BMD change.Materials and methods: Our study consists of 106 patients who had kidney transplantation in our center between 2008 and 2016 and were followed up for at least five years with a low steroid protocol. DEXA measurements and laboratory parameters of the patients at T0, T1 and T5 times were analyzed retrospectively. Thoracic and abdominal aortic calcification scores were calculated if computed tomography (CT) images were available in accordance with these time units. The fracture prevalence and fracture localization of the patients were recorded. Pretransplant comorbidities, causes and duration of chronic kidney disease (CKD), dialysis history and duration of dialysis, DEXA measurements at T0-T1 and T5 times (femoral neck, femoral total and lumbar total as BMY, T score and Z score), laboratory parameters (such as PTH, ALP, 25-OH vitamin D, Ca, Mg, P, lipid panel, urea, creatinine, glucose, Na, K, Cl, albumin, ferritin, HBA1C) and treatments they received were recorded. Findings: When DEXA parameters were examined, BMD loss was not observed in both femoral and lumbar region measurements in early and late periods. In univariate logistic regression analyses, it was observed that the gain of BMD increased as the glomerular filtration rate (GFH) increased in the early period. In the late period, it was observed that BMD gain increased as serum urea and creatinine levels decreased in both the first and fifth years. In the regression analysis, there was no statistically significant relationship between BMD gain and both cumulative steroid dose and anti-resorptive therapy. Osteoporosis was observed at time T0 in 15-30% of the patients. The mean follow-up period of the patients was 8.5 years and fractures developed in 13.2% of the patients during the follow-up period. It was observed that the fractures were mostly in the peripheral regions. Diabetes, pre-transplant CKD duration and osteoporosis were found to be statistically significantly higher in the fractured group compared to the non-fractured group. In the logistic regression analysis, the presence of diabetes and a low femoral neck T score at T1 were found to be factors causing fracture development. It was found that there was no statistically significant relationship between fracture development and both anti-resorptive treatment and steroid dose. It was determined that thoracic and abdominal aortic calcification scores increased at T1 and T5 times compared to the time of transplantation. Only in the first year after transplantation, the increase in thoracic aortic calcification score compared to the time of transplantation was not statistically significant. The increase in the thoracic aortic calcification score in the fifth year according to the time of transplantation and the increase in the abdominal aortic calcification score in the first and fifth years according to the time of transplantation were found to be statistically significant. A statistically significant negative correlation was observed between the late abdominal aortic calcification change and the femoral neck T score at T1 time. Conclusion: In our study, in which 106 kidney transplant patients who received low-dose steroid therapy with at least five years of follow-up were retrospectively analyzed, BMD was either preserved or improved in the early and late post-transplant period. Low-dose steroid therapy is thought to contribute to the preservation of BMD. Preservation of renal function after transplantation is associated with BMD gain. During the follow-up period, 13.2% of our patients developed fractures and it was found that the fractures were mostly located peripherally. Diabetes, osteoporosis, and long CKD duration were found to increase fracture development. There is no association between anti-resorptive therapy and steroid doses, for both fracture development and BMD gain. It was observed that abdominal and thoracic aorta calcification scores of patients whose imaging was available increased in the first and fifth years compared to transplant time. Calcification process after transplantation has been seen to continue increasing. |
URI: | https://hdl.handle.net/11499/38817 |
Appears in Collections: | Tıp Fakültesi Tez Koleskiyonu |
Files in This Item:
File | Description | Size | Format | |
---|---|---|---|---|
ozlem_kutlu_tez.pdf | 1.62 MB | Adobe PDF | View/Open |
CORE Recommender
Page view(s)
238
checked on Aug 24, 2024
Download(s)
108
checked on Aug 24, 2024
Google ScholarTM
Check
Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.