Please use this identifier to cite or link to this item:
https://hdl.handle.net/11499/45544
Title: | Görsel sanatlar eğitiminde post – truth dönem etkileri | Other Titles: | The effects of post-truth on visual arts education | Authors: | Diyarbakırlıoğlu, Mehmet | Advisors: | İnce, Bekir | Keywords: | Post-truth sanat görsel sanatlar görsel sanatlar eğitimi dijitalleşme sosyal medya sanat eğitimi simülasyon kuramı toplumbilim siyaset postmodernizm art fine arts visual arts visual arts education digitalization social media art education simulation theory sociology politics postmodernism |
Publisher: | Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü | Abstract: | Bu araştırmanın amacı, dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla son yıllarda entelektüel çevrelerde tartışılan post-turth kavramının sanata ve sanat eğitimine etkisini tespit etmektir. Kısaca, Post-truth, belirli bir konu üzerinde duyguların ve kişisel kanaatlerin (inançların) kamuoyu oluşturmada etkili olması şeklinde açıklanabilir. Başka bir açıdan bakıldığında toplumsal algının suistimaline açık bir durumu ifade etmektedir. Bu sebeple, konunun olgusal yönünün daha iyi anlaşılması için post-truth’un etimolojik, sosyolojik anlamlarına araştırmanın kuramsal çerçevesi içinde geniş yer verilmiştir. Araştırma, nitel araştırma yöntemine ilişkin tekniklerle yapılandırılmış, durum çalışması (case study) ve olgubilim desenlidir. Nitel araştırmanın doğasına uygun iki amaçlı örnekleme türünden yararlanılmıştır. Araştırmanın hipotezi “post-truth, sanatı ve sanat eğitimini etkilemektedir” şeklinde belirlenmiştir. Bu etkinin “nasıl” olduğunu anlayabilmek için veri toplama aracı olarak belge inceleme tekniğinden yararlanılmıştır. Dijital sesli ve görüntülü kayıtlarda post-truth tartışmaları ve post-truth’la ilişkili kabul edilen sanat eseri örnekleri incelenmiştir. Diğer veri toplama aracı görüşme tekniğidir. Konunun muhatabı (aktörü) olan sanatçı, sanat eğitimci akademisyen ve görsel sanatlar öğretmenlerinden oluşan uzmanların görüşleri alınmış ve içerik analizi yöntemiyle bulguya dönüştürülmüştür. Araştırmanın bulgularından aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır: Genel itibariyle post-truth, postmodernizmin içinden türemiş bir kavramdır. 1989 sonrası liberal demokrasi ideolojisinin görece yükselişine paralel olarak gerçeğin/hakikatin inkârının yaygınlaşması zemin hazırlamıştır. Dijitalleşme sonrası gelinen noktada ise siyasi bir (ya da daha fazla) üst akıl, insanların duygu ve inançlarına müdahale ederek algılarıyla oynamaya başlamıştır. Genel görüş, demokrasiler tehlike altındadır, hatta insanlık şimdiye kadar elde ettiği kazanımları kaybetme riski altındadır. Bu dönemde sanatların hakikatleri gösterme potansiyeli ve sorumluluğu daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Kavramsal sanatlarda post-truth etkiler görülmektedir, genellikle algı oyunu, ikilem (çelişki) yaratma, şaşırtma temellidir, kötümser (kötü niyetli) bir etkiye rastlanmamıştır. Bienal gibi uluslararası sanat etkinliklerinde post-truth içeren küresel söylemler ve telkinler o günkü gündeme (zamanın ruhuna) bağlı olarak yer alabilmektedir. Uzmanlar, dijital sanatı, malzeme ile yapılan (plastik) sanatlara karşı bir tehdit olarak algılanmaktadırlar, sanata hakikati gösterme gibi sorumluk yüklemeyi özgürlük alanına müdahale olarak görmektedirler ancak tarihsel sorumluluğunun olması gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır. Sanatın sermaye ile olan ilişkisi sebebiyle, manipüle edilebilir bir piyasa enstrümanı olduğu, dolayısıyla dezenformasyon yapabileceği değerlendirilmiştir. Tereddütlü durumların, ikilemlerin olduğu her türlü görsel anlatımdan bir post-truth üretmek olasıdır. Dijitalleşmeyle birlikte, öğrencilerin boş vermiş tavırları, odaklanma sorunları, sabırsız ve gerçeklikten uzaklaşmış halleri ve ahlaki değer yitimi, olumsuz duygu durumu ve davranış sorunları olarak uzman eğitimciler tarafında görsel sanatlar dersinde gözlemlenmiştir. Gençler üzerindeki post-truth etkiler, 8-10 yıl içinde kuşaklar arasındaki farkı derinleştirmiştir. Öğretmenler öğrenci tutumlarının bir yansıması olarak, kendi yeterliklerine yönelik öz eleştiri yapmaktadırlar. Bu dönemde öğretmenin/eğitimcinin rolü sorgulanır hale gelmiştir. The aim of the research was to detect influence of post-truth concept, discussed in intellectual environment in recent years, on art and art education, with the spread of digitalization. Post-truth, in short, can be explained as the state of being influenced by emotions and personal beliefs in forming public opinion. From another perspective, it expresses a situation that is often open to abuse of social perception. For this reason, in order to better understand the factual aspect of the subject, the etymological and sociological meanings of post-truth were given wide coverage within the theoretical framework of the research. The research was structured with techniques related to the qualitative research method, case study and phenomenological design. Two-purpose sampling type suitable for the nature of qualitative research was used. The hypothesis of the research was determined as “post-truth has influences on the arts and arts education”. Document review technique was used as a data collection method in order to understand "how" of the influences. In digital audio and video recordings, post-truth discussions and examples of artworks considered related to post-truth were examined. Another data collection method in this study was interview technique. The opinions of experts consisting of artists, art educators, academicians and visual arts teachers, who are the actors of the subject, were taken and turned into findings by content analysis method. The following conclusions were reached from the findings of the study: In general, post-truth is a concept derived from postmodernism. Parallel to the relative rise of the liberal democracy ideology after 1989, the widespread denial of facts laid the groundwork for it. At the point reached after digitalization, one (or more) political superior minds started to play with people's perceptions by interfering with their feelings and beliefs. The general view was that democracies are in danger, even humanity is at risk of losing the gains it has made so far. In this period, the potential and responsibility of the arts to show the truth emerges more clearly. Post-truth influences were seen on conceptual arts, it was generally based on perception game, creating a dilemma (contradiction), surprise, no pessimistic effect was found. Global discourses and suggestions containing post-truth could take place in international art events such as the biennial, depending on the spirit of the time (the current agenda). Experts perceive digital art as a threat against the (plastic) arts made with materials, they see attributing responsibility to art, such as showing the truth as an intervention in the field of freedom, but there are opinions that it should have a historical responsibility. Due to its relationship with capital, art was considered to be a manipulable market instrument, and therefore it could cause disinformation. It is possible to produce a post-truth from any kind of visual expression where there are hesitant situations and dilemmas. Along with digitalization, students' disregarded attitudes, focusing problems, impatient and alienated states, and loss of moral values were observed by expert educators in the visual arts class as negative mood and behavior problems. Post-truth influences on youth have deepened the generation gap within 8-10 years. The teachers, as a reflection of student attitudes, made self-criticism about their own competencies. In this era, the role of teachers/educators has become questionable. |
URI: | https://hdl.handle.net/11499/45544 |
Appears in Collections: | Tez Koleksiyonu |
Files in This Item:
File | Description | Size | Format | |
---|---|---|---|---|
Mehmet_Diyarbakırlıoğlu_YL_Tez_PAÜ.pdf | 2.69 MB | Adobe PDF | View/Open |
CORE Recommender
Page view(s)
352
checked on Aug 24, 2024
Download(s)
552
checked on Aug 24, 2024
Google ScholarTM
Check
Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.