Please use this identifier to cite or link to this item: https://hdl.handle.net/11499/45781
Full metadata record
DC FieldValueLanguage
dc.contributor.advisorAslan, Halil Serdar-
dc.contributor.authorRüksan Ütebey, Ayşe-
dc.date.accessioned2022-11-10T11:07:31Z
dc.date.available2022-11-10T11:07:31Z
dc.date.issued2022-
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11499/45781-
dc.description.abstractBu retrospektif çalışmanın amacı perkütan nefrostominin uzun dönem komplikasyonlarından olan istenmeyen kateter çıkımlarının vücut kompozisyonu ve kateterin vücutta katettiği dokular ile ilişkisini belirlemektir.Çalışmaya yerel etik kurulu onayı alındıktan sonra, Ocak 2016 ile Haziran 2021 tarihleri arasında elde olunmuş 993 Perkütan Nefrostomi tetkiki içerisinden malignite nedeniyle uzun dönem nefrostomi ihtiyacı olan, anamnezinde nefrostomi kateterinin kendiliğinden çıktığı belirtilen (n=51) ve malignite nedeniyle uzun dönem nefrostomi ihtiyacı olan, nefrostomi kateteri kendiliğinden çıkmamış ve 3 aylık sürelerde proflaktik olarak nefrostomi kateteri değiştirilen (n=41) toplam 92 hasta çalışmaya dahil edildi. Tüm olgularda perkütan nefrostomi kateteri uygulaması 15 yıllık ve 8 yıllık deneyime sahip iki girişimsel radyolog tarafından gerçekleştirildi. Tüm hastalara ultrason ve floroskopi eşliğinde 18 G iğne ile alt pol posterolateral kaliksten girildi ve 8F pigtail nefrostomi kateteri yerleştirildi. Cilde sabitleme işlemi 7 yıllık ve 11 yıllık girişimsel radyolojide deneyimli hemşireler tarafından kateterin iki farklı tarafından 1/0 emilmeyen ipek cerrahi sütur ile örgü yapılarak çok sayıda düğüm ile gerçekleştirildi. Hastaların nefrostomi kateteri yerleştirildikten sonraki 2 ay içerisinde elde olunmuş olan Bilgisayarlı tomografi (BT) tetkikleri 4 yıllık radyoloji asistanı ve 20 yıllık radyoloji uzmanı tarafından konsensus şeklinde değerlendirildi. Değerlendirmede T12 düzeyinden paravertebral kas çevreleri toplamı, L4 düzeyinden psoas kas alanları toplamı, L1 düzeyinden abdominal çevre, L1 düzeyinden batın içi yağ doku alanı, L1 düzeyinden subkutan yağ doku alanı, nefrostominin yerleştirildiği düzeyden böbrek parankim kalınlığı, nefrostomi kateterinin geçtiği batın posterolateral duvar kalınlığı, böbrek koronal boyutu, nefrostomi kateterinin cilt ile böbrek korteksi arasındaki uzunluğu ölçüldü.92 hastada kateteri çıkan (n=51) ve kateteri çıkmayan (n=41) gruplar arasında L4 düzeyi psoas kas alanları toplamı azaldıkça ve T12 düzeyindeki paravertebral kas çevreleri toplamı azaldıkça kateterin çıkma olasılığının arttığını bulduk. Bu gruplar arasında batın içi yağ doku, subkutan yağ doku ve batın çevresi ile kateter çıkımı arasında anlamlı ilişki yoktu.92 hastanın toplayıcı sistemine yerleştirilen toplam 151 nefrostomi kateteri için; kateteri çıkan (n=67) ve kateteri çıkmayan (n=84) gruplar arasında böbrek parankim kalınlığı ve batın posterolateral duvar kas doku kalınlığı azaldıkça nefrostomi kateterinin yerinden çıkma olasılığının arttığını bulduk. Bu gruplar arasında böbrek boyutu ve kateterin vücut içerisindeki uzunluğu ile anlamlı ilişki yoktu.151 nefrostomi kateteri için tekrarlayan nefrostomi sayısı arttıkça kateterin çıkma olasılığının arttığını bulduk. Özellikle 4. Nefrostomiden sonra çıkma olasılığının belirgin şekilde arttığını gördük.Sonuç olarak nefrostomi kateteri yerleştirilmesi esnasında ultrason ile böbrek parankim kalınlığı, kateterin geçeceği batın posterolateral duvar kaslarının kalınlığı ölçülerek nefrostomi kateterinin çıkabileceği öngörülebilir. Aynı şekilde muayene bulguları ile BT eşliğinde kas ölçüm bulguları korelasyon gösterdiğinden hasta sarkopeni açısından muayene edilerek nefrostomi kateterinin çıkabileceği öngörülebilir. Bu hastalarda fiksasyon güçlendirme, sık pansuman, gözlem, sık doktor muayenesi gibi önlemler alınabilir, hasta ve hasta yakınları kateterin çıkabileceği açısından bilgilendirilebilir ve ek eğitim verilebilir.en_US
dc.description.abstractThe aim of this retrospective study is to determine possible risk factors for involuntary nephrostomy tube dislodgements which is one of the most important long term complications commonly seen in patients requiring recurrent percutaneous nephrostomy interventions. Additionally, it is aimed to examine factors possibly associated with those dislodgements like body composition features of patients and tissue characteristics of catheter traces.After obtaining the approval of the local ethics committee; 993 percutaneous nephrostomy examinations performed in our interventional radiology clinics between January 2016 and June 2021 were analysed and patients who meet the following criteria were included in the study. Among the patients having malignancy diagnosis who need long-term nephrostomy; 51 patients (mean age 65 age range 28-87) having at least one recorded event of spontaneous nephrostomy catheter dislodgement (Group 1) and 41 patients (mean age 62 age range 38-88) whose nephrostomy catheters were prophylactically changed in 3 month intervals without any dislodgement history (Group 2) were included as 2 groups. Totally 92 patients (mean age 64 age range 28-88) having a total number of 151 nephrostomy catheters were included in this retrospective study. All ultrasound – guided percutaneous nephrostomy catheteter placements were performed by two interventional radiologists with 15 and 8 years of experience. Posterolateral calyxes of lower poles were punctured with 18 Gauge needles under ultrasound and fluoroscopy guidance and 8F pigtail nephrostomy catheters were inserted in all patients. Catheter fixations to the skin were performed with multiple knots by knitting with 1/0 non-absorbable silk surgical suture from two different sides of the catheter by nurses having 7 and 11 years of experience in interventional radiology. Computed tomography (CT) examinations, which were performed within 2 months after the insertion of the nephrostomy catheter, were evaluated in consensus by a 4th year radiology resident who completed uroradiology training and a radiologist with 20 years of experience. Sum of paravertebral muscle perimeters, total psoas muscle areas, abdominal perimeters, intraabdominal adipose tissue and subcutaneous fat tissue areas were measured at the level of T12, L4 and L1 for the last three parameters respectively. Renal parenchyma thicknesses, coronal diameters of kidneys, posterolateral abdomen wall thicknesses at the level containing the catheter trace and catheter lengths between skin and renal cortex were also measured and recorded for all patients. Statistically significant difference (p<0.05) was found for sum of paravertebral muscle perimeter and total psoas muscle area values between Group 1 and Group 2. Negative correlation between the probability of catheter dislodgement and those two parameters was observed whereas there was no statistically significant difference for intraabdominal adipose tissue area, subcutaneous fat tissue area and abdominal perimeter values between Group 1 and Group 2. Negative correlation between the possibility of catheter dislodgement and renal parenchyma and posterolateral abdomen wall thickness values was also found when 151 nephrostomy catheteters of 92 patiens were evaluated individually. There was no statistically significant relationship between coronal kidney diameter and catheter length between skin and renal cortex values and probability of tube dislodgement.It was also found that the probability of catheter dislodgement increases in parallel to the number of nephrostomy catheter placements especially after 4th catheter insertion. In conclusion, probability of catheter dislodgement can be evaluated by measuring renal parenchyma and posterolateral abdomen wall thickness values with ultrasound examination during the procedure. Since physical examination findings and CT-guided muscle measurement values are correlated, sarcopenic patients should be monitored with close follow-up due to high possibility of catheter dislodgement. Fixation strengthening, frequent and regular wound care and dressing and physcian examination with short intervals should be considered in patients having a high risk of catheter dislodgement. Patients and their relatives should be informed about risks of catheter dislodgement and additional training should be given for those patients.en_US
dc.language.isotren_US
dc.publisherPamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesien_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.subjectPerkütan Nefrostomien_US
dc.subjectSarkopenien_US
dc.subjectNefrostomi Komplikasyonlarıen_US
dc.subjectPercutaneous Nephrostomyen_US
dc.subjectSarcopeniaen_US
dc.subjectComplications of Percutaneous Nephrostomyen_US
dc.titleMaligniteye bağlı hidronefroz nedeniyle uzun dönem perkütan nefrostomi kateteri ile takip edilen hastalarda istenmeyen kateter çıkımlarının etiyolojisien_US
dc.title.alternativeEtiology of catheter dislodgement in patients followed up with long term percutaneous nephrostomy catheter due to malignant hydronephrosisen_US
dc.typeSpecialist Thesisen_US
dc.relation.publicationcategoryTezen_US
dc.identifier.yoktezid754839en_US
dc.ownerPamukkale University-
item.fulltextWith Fulltext-
item.languageiso639-1tr-
item.grantfulltextopen-
item.openairetypeSpecialist Thesis-
item.cerifentitytypePublications-
item.openairecristypehttp://purl.org/coar/resource_type/c_18cf-
Appears in Collections:Tıp Fakültesi Tez Koleskiyonu
Files in This Item:
File Description SizeFormat 
ayşe_rüksan_ütebey_tez.pdf2.79 MBAdobe PDFView/Open
Show simple item record



CORE Recommender

Google ScholarTM

Check





Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.