Please use this identifier to cite or link to this item: https://hdl.handle.net/11499/49349
Title: Rozase seyrini etkileyen faktörler ve oküler tutulum
Other Titles: Rosacea : Factors affecting the course and ocular involvement
Authors: Şanlı, Berna
Advisors: Aktan, Şebnem
Keywords: Dermatoloji
Dermatology
Göz hastalıkları
Eye diseases
Gül hastalığı
Rosacea
Publisher: Pamukkale Üniversitesi
Abstract: 7. Rozase sıklikla yüze yerleşen, flushing atakları, eritemli zeminde telenjiektaziler, papüller ve papülopüstüllerle karakterize bir deri hastalığıdır. Hastalığa oküler yakınma ve bulgular da eşlik edebilmektedir. Bu çalışmada 50 rozaseli hastada demografik ve klinik özellikler ve hastalığın şiddetini etkileyen faktörler araştırıldı. Ek olarak bu hastaların 32'sinde oküler yakınma ve bulgular değerlendirildi, gözyaşı kırılma zamanı ölçüldü, Schirmer testi uygulandı ve rose bengal boyaması yapıldı. Sonuçlar 15 kontrol olgusuyla karşılaştınldj. Rozasenin kadınlarda daha sık görülen ve her iki cinste de benzer şiddette seyreden bir dermatoz olduğu gözlendi. Hastalığın genellikle simetrik yerleştiği ve en sık tutulum yerinin yanaklar olduğu saptandı. Hastaların %50'den fazlası güneş, stres ve yüze sabun kullanımıyla yakınmalarında artma tanımladılar. Hastaların tümünde rozase ile ilgili olabilecek en az bir oküler yakınma veya bulgu olduğu gözlendi. En sık. görülen oküler yakınmalar kaşıntı, yanma, fatofobi, en sık oküler bulgular ise blefarit, meibomit ve telenjiektazi olarak saptandı. Hastalığın evresiyle oküler bulgu sayıları arasında pozitif korelasyon olduğu gözlendi. Ancak hastalığın evresi, papül ve püstül sayıları ile gözyaşı fonksiyon testleri arasında korelasyon saptanmadı. Flushing olup olmamasıyla oküler yakınma ve bulgu sayılan ve göz yaşı fonksiyon testleri arasında da ilişki saptanmadı. Ortalama gözyaşı kırılma zamanı hastalarda 10,00 saniye, kontrollerde ise 13,27 saniye olarak saptandı. Fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Hastalarda ortalama 11,56 mm, kontrollerde ise 14,27 mm olarak saptanan Schirmer testi sonuçları hasta grubunda kontrol grubundan anlamlı derecede daha düşük bulundu. Rose bengal boyanma skorları hasta grubunda kontrollerden anlamlı derecede daha yüksekti. Sonuç olarak, güneş, stres, sabun kullanımı gibi hastalar tarafından hastalık şiddetini arttırdıkları bildirilen unsurların olabildiğince ortadan kaldırılması, hastalığın kontrol altına alınması için gerekli önlemlerden biri olmalıdır. Rozasede tüm hastalarda değişen şiddetlerde olmakla birlikte oküler tutulumunun hastalığa eşlik etmesi nedeniyle, ciddi oküler komplikasyonların önlenmesi için hastaların oftalmolojik açıdan da izlemi önemlidir. 56
8. ROSACEA: FACTORS AFFECTING THE COURSE AND OCULAR INVOLVEMENT Rosacea is a dermatose occuring in the central region of the face characterized by episodic flushing, erythema, telengiectasia, papules and papulopustules. The incidence of ocular signs and symptoms in rosacea were detected to be variable in different series. In this study demographic, clinical features and provoking factors in 50 patients with rosacea were investigated. In addition the ocular signs and symptoms were evaluated in 32 of them. The rosacea patients underwent testing of tear break-up time, Schirmer testing and rose Bengal staining and the results were compared with that of 15 controls. Rosacea was detected to be more common in women, and the severity of the disease were not significantly different regarding gender. The lesions were found to be symmetrically distrubuted, the cheek being the most affected region. More than 50% of the patients reported an increase in symptoms with sun exposure, stress and soaps. All patients showed signs and symptoms of ocular disease. The most frequent ocular symptoms were itching, burning and photosensitivity, and the most frequent ocular signs were blepharitis, meibomitis, and telengiectasia. The stage of cutaneous rosacea showed a positive correlation with the number of ocular signs. The difference between flushing and the number of ocular signs and symptoms were not statistically significant. The mean tear break-up time of the patients and the controls were 10,00 and 13,27 seconds respectively. This difference was found to be statistically significant The Schirmer test showed an average of 11,56mm of wetting with rosacea, while the controls had an average of 14,27mm of wetting and the difference was statistically significant Rose Bengal staining scores were higher in rosacea patients than controls. In conclusion, all sources of local irritation such as sun exposure, stress and soaps should be avoided in rosacea. Thus, protection against sunlight and avoidance of stress requires special emphasis. The ocular involvement should be always kept in mind for early diagnosis with basic tests and appropriate treatment will prevent the development of severe ocular complications. 57
Description: Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.
URI: https://hdl.handle.net/11499/49349
Appears in Collections:Tıp Fakültesi Tez Koleskiyonu

Show full item record



CORE Recommender

Page view(s)

224
checked on Aug 24, 2024

Google ScholarTM

Check





Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.