Please use this identifier to cite or link to this item: https://hdl.handle.net/11499/52732
Title: Otosklerozlu hastalarda yüksek çözünürlüklü temporal kemik bilgisayarlı tomografide saptanan otosklerotik odak ile odyometri değerleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi
Other Titles: Evaluation of the relationship between otosclerotic focus and audiometry values detected in HİGH-resolution temporal bone computerized tomography in patients with otosclerosis
Authors: Bulgurcu, Emre
Advisors: Çakmak, Pınar
Keywords: Radyoloji ve Nükleer Tıp
Radiology and Nuclear Medicine
Otoskleroz
Temporal kemik yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi
İletim tipi işitme kaybı
Mikst tip işitme kaybı
Otosclerosis
High-resolution temporal bone computed tomography
Conductive hearing loss
Mixed hearing loss
Publisher: Pamukkale University
Abstract: Bu çalışmada fenestral otosklerotik odağa ait parametrelerin odyometrik veriler ve işitme kaybı tipleri ile ilişkisinin değerlendirilmesini, klinik ve preoperatif aşamada hastalık seyrinin ve ciddiyetinin daha erken öngörülebilmesini, hastalık etyopatogenezinin daha iyi anlaşılabilmesini ve operasyona alınacak hasta seçiminde cerraha yardımcı olabilmeyi amaçladık. Çalışmaya yerel etik kurul onayı alındıktan sonra, Mayıs 2014 – Ağustos 2022 tarihleri arasında klinik ve radyolojik olarak otoskleroz tanısı alan 188 hastanın (271 kulak) temporal kemik yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi (YÇBT) tetkikleri retrospektif olarak değerlendirildi. İşitme kaybına sebep olabilecek miringoskleroz, inkudomalleolar eklemde ayrışma, süperior semisirküler kanal dehissansı, posterior semisirküler kanal dehissansı, geçirilmiş operasyon öyküsü ve koklear implant, retrofenestral odak, kronik otitis media, vestibular kanalda kistik genişleme, mastoidit bulunan 81 hasta (113 kulak) çalışma dışı bırakıldı. YÇBT tetkikinden maksimum 1,5 ay önce odyogramı bulunan 107 hasta (158 kulak) çalışmaya dahil edildi. Kontrol grubu elde olunmadı. Çalışma grubundaki hastaların temporal kemik YÇBT tetkikleri 128 detektör sekanslı çok kesitli bilgisayarlı tomografide (Ingenuity 128, Philips Healthcare, State, USA) ve 16 detektör sekanslı çok kesitli bilgisayarlı tomografide (Brilliance 16, Philips Medical Systems, Best, The Netherlands) elde olundu ve görüntüler Osirix programında ve Philips iş istasyonunda 18 yıl ve 4,5 yıl tecrübeye sahip iki radyolog tarafından değerlendirildi. Otosklerotik odağın sınırları ayırt edilebilen tüm kesitlerde manuel olarak çizildi ve Osirix programı aracılığı ile hacmi hesaplandı. Ayrıca odağın koklea apikal ve orta turn'e uzaklığı, vestibül ile temas uzunluğu manuel olarak ölçüldü ve elde edilen ölçümlerden vestibül temas alanı hesaplandı. Odağın bazal turn'e olan uzaklığı ideal ve güvenilir şekilde ölçülemediğinden, odağın bazal turn'e temasına bakıldı ve var/yok şeklinde gruplandırıldı. Çalışma grubuna dahil edilen hastaların odyogramları değerlendirilerek hava ve kemik yolu iletim eşiklerine göre odyometrik air-bone gap değerleri hesaplandı ve bu eşiklere göre hastalar İTİK ve MTİK olmak üzere iki gruba ayrıldı. MTİK grubundaki hastalardan ortalama kemik yolu iletim eşiği 20-30 desibel olanlar hafif dereceli MTİK, 30 desibelden fazla olanlar belirgin MTİK olarak iki gruba ayrıldı. İTİK ve MTİK hasta grupları arasında, hafif MTİK ve belirgin MTİK hasta grupları arasında fenestral odak hacmi, odağın koklea orta ve apikal turn'e uzaklığı, odağın aksiyal ve koronal planda vestibül ile temas uzunluğu ve temas alanı açısından anlamlı farklılık saptanmadı (p > 0,05). 0-40 yaş ve 41-80 yaş grupları arasında fenestral odak hacmi, odağın koklea orta turn'e uzaklığı, odağın aksiyal ve koronal planda vestibül ile temas uzunluğu, odağın vestibül ile temas alanı açısından anlamlı farklılık saptanmadı (p > 0,05). Ancak 41-80 yaş grubundaki hastaların odyometrik air-bone gap değerleri, 0-40 yaş grubundaki hastalara göre daha yüksek tespit edildi (p < 0,05). Ayrıca 41-80 yaş grubu hastalarda otosklerotik odağın koklea apikal turn'e uzaklığı, 0-40 yaş grubundaki hastalara göre daha az tespit edildi (p < 0,05). Yuvarlak pencerede ve koklea bazal turn'de odağı bulunan hastaların ortalama fenestral odak hacimleri, vestibül ile temas uzunlukları ve temas alanları yuvarlak pencerede ve koklea bazal turn'de odağı bulunmayan hastalara göre daha fazla tespit edildi (p < 0,05). Ayrıca yuvarlak pencerede ve bazal turn'de odağı bulunan hastaların fenestral odaklarının koklea orta ve apikal turn'lere olan uzaklıkları yuvarlak pencerede ve bazal turn'de odağı bulunmayan hastalara göre daha az tespit edildi (p < 0,05). Sonuç olarak çalışmamızda işitme kaybı tipleri ve şiddeti ile odağa ait parametreler arasında anlamlı ve sürdürülebilir bir ilişki saptamamış olmamız hastalığın oldukça kompleks etyopatogeneze sahip olduğunu ve işitme kaybı tipi ve şiddetinde, araştırdığımız odağa ait parametreler dışında mekanizması hala aydınlatılamamış başka faktörlerin etkili olabileceğini bize düşündürmektedir.
In this study, we aimed to evaluate the relationship between the parameters of the fenestral otosclerotic focus and audiometric data and types of hearing loss, to predict the course and severity of the disease in the clinical and preoperative stages, to better understand the etiopathogenesis of the disease and to assist the surgeon in the selection of patients to be operated. After obtaining local ethics committee approval, retrospective evaluation of high-resolution computed tomography (HRCT) scans of the temporal bone was performed on 188 patients (271 ears) diagnosed with otosclerosis clinically and radiologically between May 2014 and August 2022. 81 patients (113 ears) with conditions such as myringosclerosis, separation of the incudomalleolar joint, superior semicircular canal dehiscence, posterior semicircular canal dehiscence, history of previous surgery and cochlear implant, retrofenestral focus, chronic otitis media, cystic dilatation in the vestibular canal, and mastoiditis were excluded from the study. A total of 107 patients (158 ears) with audiograms taken within a maximum of 1.5 months before the HRCT examination were included in the study. No control group was available. The temporal bone HRCT scans of the patients in the study group were obtained using a 128-detector row multi-slice computed tomography (Ingenuity 128, Philips Healthcare, State, USA) and a 16-detector row multi-slice computed tomography (Brilliance 16, Philips Medical Systems, Best, The Netherlands). The images were evaluated by two radiologists with 18 years and 4.5 years of experience, using OsiriX software and Philips workstations. The boundaries of the otosclerotic focus were manually drawn on all discernible slices, and the volume was calculated using the OsiriX software. Additionally, the distance of the focus from the apical and middle turns of the cochlea and the length of contact with the vestibule were measured manually, and the vestibular contact area was calculated based on these measurements. Since the distance measurement of the focus from the basal turn could not be accurately and reliably obtained, the focus was examined for contact with the basal turn and categorized as present or absent. The odyometric air-bone gap values were calculated based on the evaluation of the audiograms of the patients included in the study group, considering the air and bone conduction thresholds. Patients were divided into two groups: conductıve hearing loss and mixed hearing loss according to these thresholds. Among the patients in the mixed hearing loss group, those with a mean bone conduction threshold of 20-30 decibels were classified as mild mixed hearing loss, while those with a threshold exceeding 30 decibels were classified as severe mixed hearing loss. There was no significant difference (p > 0.05) observed in terms of fenestral focus volume, distance of the focus from the middle and apical turns of the cochlea, axial and coronal contact length with the vestibule, and contact area between the groups of patients with conductive hearing loss and mixed hearing loss, as well as between the groups with mild and moderate-to-severe mixed hearing loss. There was no significant difference (p > 0.05) in fenestral focus volume, distance of the focus from the middle turn of the cochlea, axial and coronal contact length with the vestibule, and contact area between the age groups of 0-40 years and 41-80 years. However, the odyometric air-bone gap values in the 41-80 years age group were found to be higher than those in the 0-40 years age group (p < 0.05). Additionally, the distance of the otosclerotic focus from the apical turn of the cochlea was found to be lower in the 41-80 years age group compared to the 0-40 years age group (p < 0.05). The average fenestral focus volume, contact length with the vestibule, and contact area were found to be higher in patients with a focus in the round window and basal turn of the cochlea compared to those without a focus in these areas (p < 0.05). Additionally, the distances of the fenestral foci from the middle and apical turns of the cochlea were found to be lower in patients with a focus in the round window and basal turn compared to those without a focus in these areas (p < 0.05). In conclusion, our study did not find a significant and consistent relationship between the types and severity of hearing loss and the parameters associated with the focus. This suggests that the disease has a highly complex etiopathogenesis, and factors other than the parameters of the investigated focus, whose mechanism has not yet been fully elucidated, may play a role in the type and severity of hearing loss.
URI: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=a0OMTmEd_3mfOBxT8SiBTKgFJHt24HhvqVrD-5bJy9iCKBPuTNdl2kNS7rYs-gCn
https://hdl.handle.net/11499/52732
Appears in Collections:Tıp Fakültesi Tez Koleskiyonu

Show full item record



CORE Recommender

Page view(s)

92
checked on Aug 24, 2024

Google ScholarTM

Check





Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.