Please use this identifier to cite or link to this item: https://hdl.handle.net/11499/57141
Title: Acil servise karın ağrısı ile başvuran covid-19 tanılı hastaların klinik özellikleri
Authors: Çakıroğlu, İsmail Onur
Advisors: Yılmaz, Atakan
Abstract: Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre günümüzde, dünyada her yıl 450 milyon kişi pnömoni olmakta, bu vakaların yaklaşık 3 milyonu ölümle sonuçlanmaktadır ve tüm insanlık tarihine bakıldığında viral pnömoniler en yaygın mortalite sebebi olarak dikkat çekmektedir. Şiddetli akut solunum yolu sendromu koronavirüs-2’nin (SARS-CoV-2) etken olduğu, ilk olarak 2019 yılının aralık ayında görülen ve 11 Şubat 2020 tarihinde WHO tarafından Coronavirus disease-19 (COVID-19) olarak tanımlanan hastalık asemptomatik seyredebildiği gibi ölümcül seyreden klinik tablolara da neden olmuştur. COVID-19’un karakteristik bulguları respiratuar semptomlarla ilişkili olsa da gastrointestinal semptomlar da bu hastalarda görülebilmektedir. Yapılan farklı araştırmalarda hastaların %11,4 ile %61,1’inde gastrointestinal semptomların görüldüğü bildirilmiştir. Bazı çalışmalar bu semptomlardan özellikle karın ağrısının yüksek mortaliteyle ilişkili olduğunu göstermiştir. Çalışmamızda üçüncü basamak bir sağlık merkezi olan Pamukkale Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi’ne Mart 2020 ile Mart 2023 tarihleri arasındaki 3 yıllık sürede karın ağrısı şikayeti ile başvuran ve COVID-19 tanısı alan hastaların klinik özelliklerini araştırdık. Çalışmamızdaki amaç COVID-19’un görece az bilinen manifestasyonlarından biri olan karın ağrısının klinik özelliklerini aydınlatmaktır. Çalışmamızdaki hastaların yaş ortalaması 59,12’dir. Hastaların %46,6’sı 65 yaş üstü hasta grubundadır. Hastaların %45,2’sinde karın ağrısına solunumsal semptomlar eşlik etmektedir ve bu oran literatüre oranla oldukça azdır. Hastaların %34,2’sine gastrointestinal semptomlar eşlik ederken %19,2’sinde karın ağrısına eşlik eden herhangi bir ek semptom bulunmamaktadır. Çalışmamızdaki hastaların karın ağrısı yayılım özellikleri değerlendirildiğinde en yaygın görülen karakter %27,4 oranda görülen diffüz karın ağrısıdır. Çalışmamızda 7 günlük mortalite oranı %16,4, 30 günlük mortalite oranı %27,4, yoğun bakım yatış oranı %26’dır. Yoğun bakım yatışı yapılan hastalarda 7 günlük mortalite oranı %52,6 iken 30 günlük mortalite oranı %89,5’tir. İleri yaş önemli bir risk faktörü olarak dikkat çekmektedir ve kötü prognoz ile ilişkilidir. XII NLR (p değeri; 30 günlük mortalite: 0,048), bilirubin (p değeri; 30 günlük mortalite: 0,049), D-dimer (p değeri; 7 günlük mortalite: 0,014, 30 günlük mortalite: 0,027, YBÜ yatış: 0,027, sonlanım: 0,029), kreatinin (p değeri; 30 günlük mortalite: 0,047, YBÜ yatış: 0,034, sonlanım: 0,019) üre (p değeri; 30 günlük mortalite: 0,049) düzeyleri ve lökosit (p değeri; 30 günlük mortalite: 0,48, YBÜ yatış :0,010) lenfosit (p değeri; yüksek yatış oranları: 0,025) sayımları yüksek mortalite, yüksek servis ve yoğun bakım yatış oranlarından en az biriyle istatistiksel olarak anlamlı ilişkiliydi. Çalışmamızda değerlendirdiğimiz biyokimyasal belirteçlerden AST, ALT, GGT, ALP, INR, CRP kötü prognoz gösteren hastalarda daha yüksek oranla patolojik sonuçlara sahip olmakla beraber, bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildir. Acil servise başvuru sırasında alınan NLR, bilirubin, D-dimer, kreatinin, üre düzeyleri ve lökosit, lenfosit sayımları güçlü kötü prognoz ön görücüleridir. İleri yaş önemli bir risk faktörüdür ve kötü prognoz ile ilişkilidir. Çalışmamızdaki veriler; hepatobiliyer enzimleri ve karaciğer fonksiyon testlerindeki patolojik bulguları COVID-19 kötü prognozuyla ilişkilendirmektedir. Çalışmamızdaki yüksek mortalite oranı COVID-19 tanılı hastalarda karın ağrısının kötü prognozunu göstermektedir.
According to World Health Organization (WHO) data, approximately 450 million people worldwide are affected by pneumonia each year, with nearly 3 million of these cases resulting in death. Throughout human history, viral pneumonias have emerged as the most common cause of mortality. The Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus 2 (SARS-CoV-2), first identified in December 2019 and later named Coronavirus disease-19 (COVID-19) by the WHO on February 11 2020, can present asymptomatically but also lead to fatal clinical outcomes. While the characteristic symptoms of COVID-19 are primarily respiratory, gastrointestinal symptoms have also been observed in patients. Various studies report that between 11.4% to 61.1% of patients exhibit gastrointestinal symptoms, with some research indicating a strong association between abdominal pain and high mortality. In our study conducted at the Pamukkale University Hospital Emergency Department, a tertiary referral center, we examined the clinical characteristics of patients presenting with abdominal pain who were diagnosed with COVID-19 between March 2020 and March 2023. The aim of our study was to elucidate the clinical features of abdominal pain, a relatively lesser-known manifestation of COVID-19. The average age of patients in our study was 59.12 years, with 46.6% being over 65 years old. We found that 45.2% of patients in our study experienced respiratory symptoms, a significantly lower percentage compared to existing literature. Additional gastrointestinal symptoms alongside abdominal pain were present in 34.2% of patients, while 19.2% exhibited no additional symptoms alongside abdominal pain. The most common type of pain observed was diffuse abdominal pain, occurring in 27.4% of cases. The 7-day mortality rate was 16.4%, the 30-day mortality rate was 27.4%, and the intensive care unit (ICU) admission rate was 26%. Among those admitted to the ICU, the 7-day and 30-day mortality rates were 52.9% and 89.5%, respectively, highlighting advanced age as a significant risk factor and indicator of poor prognosis. XIV Our findings revealed statistically significant associations between high mortality and high rates of service and ICU admissions with levels of Neutrophil-to-Lymphocyte Ratio (NLR), bilirubin, D-dimer, creatinine, urea, and counts of leukocytes and lymphocytes. While biochemical markers such as AST, ALT, GGT, ALP, INR, and CRP were higher in patients with poor prognosis, this difference was not statistically significant. In conclusion, at the time of emergency department presentation, levels of NLR, bilirubin, D-dimer, creatinine, urea, and counts of leukocytes and lymphocytes are strong predictors of poor prognosis. Advanced age remains a significant risk factor associated with poor outcomes. Our data suggests a correlation between pathological findings in hepatobiliary enzymes and liver function tests with poor COVID-19 prognosis. The high mortality rate in our study underscores the severe prognosis of abdominal pain in patients diagnosed with COVID-19.
URI: https://hdl.handle.net/11499/57141
Appears in Collections:Tıp Fakültesi Tez Koleskiyonu

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
ismailonur_cakiroglu_tez.pdf1.34 MBAdobe PDFView/Open
Show full item record



CORE Recommender

Page view(s)

12
checked on May 27, 2024

Download(s)

2
checked on May 27, 2024

Google ScholarTM

Check





Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.