Please use this identifier to cite or link to this item: https://hdl.handle.net/11499/57536
Title: Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda 2013-2022 yılları arasında muayene edilen çocukların medikolegal değerlendirilmesi
Other Titles: Medicolegal evaluation Of Children Examined Between 2013 And 2022 At The Forensic Medicine Department Of Pamukkale University Faculty Of Medicine
Authors: İzci, Abdülkadir
Advisors: Kurtuluş Dereli, Ayşe
Keywords: çocuk
fiziksel istismar
cinsel istismar
child
physical abuse
sexual abuse
Abstract: Çocuklar; darp, trafik kazaları, zehirlenmeler, her türlü istismar ve ihmal gibi sağlıklarını etkileyen birçok adli olay nedeniyle adli tıp polikliniklerine başvurabilmektedirler. Bunların yanında maluliyet değerlendirilmesi, kemik yaşı tayini ya da ceza sorumluluğunun değerlendirilmesi gibi nedenlerle de adli tıp polikliniklerine yönlendirilmektedirler. Yetişkinlere göre daha savunmasız olan çocuklar; başta her türlü istismar ve ihmal olmakla birlikte, trafik kazaları ve diğer kazalara daha açıktırlar. Çalışmamızda, Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı arşivindeki 2013-2022 yılları arasında hazırlanan tüm arşiv kayıtları retrospektif olarak taranmıştır (n=13326). Arşiv dosyaları incelenerek adli tıbbi değerlendirme yapılan 1991 çocuk olgu belirlenmiştir. Olgular rapor türüne göre gruplandırılarak olguların ve raporların özelliklerine göre belirlenen veriler incelenmiştir. Çalışmamıza dahil edilen 1991 olgunun %43.7'sinin (n=871) kadın, %56.3'ünün (=1120) erkek olduğu, olguların 1244’ünü (%62.5) yaralama olguları oluşturduğu, bunu 262 (%13.2) olgu ile cinsel istismar muayenesi yapılan olguların izlediği görülmüştür. Yaralanmaların %75.3’ünü (n=937) künt travmalar oluştururken, bunu %13.3 (n=168) ile penetran yaralanmalar ve %10.3 (n=128) ile zehirlenme olguları izlemiştir. Künt travmaların %60.8’ini (n=570) trafik kazaları oluşturmaktayken, bunu %28.3 (n=279) ile darp olguları izlemiştir. Çalışmamızda 168 penetran yaralanma olgusu tespit edilmiş olup, bunların %88.7’sini (n=148) erkekler, %11.3’ünü (n=20) kadınların oluşturduğu tespit edilmiştir. 128 zehirlenme olgusunun %60.2’sini (n=77) kadınlar, %39.8’ini (n=51) erkeklerin oluşturduğu, zehirlenmeye neden olan maddeye göre dağılımları incelendiğinde; %49.2 (n=63) ile ilaç intoksikasyonlarının ilk sırada yer aldığı, bunu %14.8 (n=19) ile etanol intoksikasyonu ve %12.5 (n=16) ile korozif madde alımının izlediği görülmüştür. Künt, penetran, fiziksel ve patlama tarzı yaralanma olgularının (n=1130); Olguların %55.5’inde (n=628) görülen baş-boyun yaralanması, %31.7'sinde (n=359) alt ekstremite ve %28.5'inde (n=322) üst ekstremite yaralanmaları görülmüştür. Çalışmaya dahil edilen toplam 1991 olgunun %13.2’sini (n=262) cinsel istismar muayenesi yapılan olgular oluşturmaktadır. Bu olguların %23.7’sini (n=62) erkek, %76.3’ünü (n=200) kadın cinsiyet oluşturmaktadır. En sık başvurunun olgularının büyük çoğunluğunu (%77.5) oluşturan 15-17 yaş grubu olduğu görülmektedir. Olguların %40.8’inde (n=107) vajinal penetrasyon, %32.4’ünde (n=85) anal penetrasyon, %3.1’inde (n=9) oral penetrasyon, %21.4’ünde (n=56) ise penetrasyon içermeyen cinsel istismar öyküsü alındığı, muayenede en sık tespit edilen bulgunun, olguların %52.8’i (n=103) ile intakt himen olduğu tespit edilmiştir. Olguların %27.2’sinde (n=53) himende eski laserasyon, %5.1’inde (n=10) akut laserasyon, %13.3’ünde (n=26) ise himenin vajinal yoldan penetrasyona yırtılmaksızın izin verecek yapıda olduğu tespit edilmiştir Anal muayenede, anal penetrasyon öyküsü olan olgularda sfinkter tonusunda azalma, anal mukozada ekimoz ya da abrazyon ile akut anal fissür bulguları daha sık tespit edilmiştir. 7 günden daha uzun süre geçtikten sonra yapılan muayenelerde tespit edilebilecek anal penetrasyon bulguları önemli ölçüde azaldığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak; travmalar çocukluk çağı yaralanmalarının önlenebilir sebeplerinin başında gelmektedir. Yaralama olgularının büyük çoğunluğunu künt travmaların oluşturmuş ve künt travmaların da çoğunluğunu trafik kazalarının oluşturmuştur. En sık yaralanan vücut bölgesinin ve yaşamsal tehlikeye en sık neden olan yaralanmaların baş-boyun yaralanmaları oluşturduğu belirlenmiştir. Olguların önemli bir kısmını cinsel istismar olguları oluşturmaktadır. En sık kadın olguların oluşturduğu cinsel istismar olgularının uzun başvuru süreleri muayenede tespit edilebilecek bulguların kaybına neden olarak çocuk cinsel istismarının önlenmesinde önemli bir engel oluşturmaktadır.
Children may apply to forensic medicine outpatient clinics due to many forensic events affecting their health such as beatings, traffic accidents, poisoning, all kinds of abuse and neglect. In addition, they are also referred to forensic medicine outpatient clinics for reasons such as disability assessment, bone age determination or assessment of criminal responsibility. Children, who are more vulnerable than adults, are more prone to traffic accidents and other accidents, especially all kinds of abuse and neglect. In our study, all archival records in the archive of Pamukkale University Faculty of Medicine, Department of Forensic Medicine between 2013 and 2022 were retrospectively reviewed (n=13326). The archive files were analyzed and 1991 pediatric cases with forensic medical evaluation were identified. The cases were grouped according to the type of report and the data determined according to the characteristics of the cases and reports were analyzed. Of the 1991 cases included in our study, 43.7% (n=871) were female, 56.3% (=1120) were male, and 1244 (62.5%) of the cases were injury cases. The number of cases examined for sexual abuse was 262. Blunt trauma accounted for 75.3% (n=937) of the injuries, followed by penetrating injuries with 13.3% (n=168) and poisoning cases with 10.3% (n=128). Traffic accidents accounted for 60.8% (n=570) of blunt traumas, followed by assault with 28.3% (n=279). In our study, 168 cases of penetrating injuries were identified, of which 88.7% (n=148) were males and 11.3% (n=20) were females. Of the 128 poisoning cases, 60.2% (n=77) were females and 39.8% (n=51) were males. When the distribution according to the substance causing poisoning was analyzed, it was observed that drug intoxication was the first with 49.2% (n=63), followed by ethanol intoxication with 14.8% (n=19) and corrosive substance ingestion with 12.5% (n=16). Blunt, penetrating, physical and blast injuries (n=1130); 55.5% (n=628) of the cases had head and neck injuries, 31.7% (n=359) had lower extremity injuries and 28.5% (n=322) had upper extremity injuries. Of the total 1991 cases included in the study, 13.2% (n=262) were examined for sexual abuse. Of these cases, 23.7% (n=62) were male and 76.3% (n=200) were female. The age group of 15-17 years, which constituted the majority of the cases (77.5%), was the most common age group. It was found that 40.8% (n=107) of the cases had vaginal penetration, 32.4% (n=85) had anal penetration, 3.1% (n=9) had oral penetration and 21.4% (n=56) had sexual abuse without penetration. The most common finding in the examination was intact hymens in 52.8% (n=103) of the cases. In 27.2% (n=53) of the cases, old laceration, in 5.1% (n=10) acute laceration and in 13.3% (n=26) the hymens were in a structure that would allow vaginal penetration without tearing. In anal examination, decreased sphincter tone, ecchymosis or abrasion on the anal mucosa and acute anal fissure findings were found more frequently in cases with a history of anal penetration. After more than 7 days, anal penetration findings that may be detected in examinations performed more than 7 days later were found to be significantly reduced. In conclusion, trauma is one of the leading preventable causes of childhood injuries. The majority of injury cases were blunt traumas and the majority of blunt traumas were caused by traffic accidents. It was determined that the most frequently injured body part and the most life-threatening injuries were head and neck injuries. A significant proportion of the cases were sexual abuse cases. The long admission periods of sexual abuse cases, which are mostly female cases, cause loss of findings that can be detected in the examination and constitute an important obstacle in the prevention of child sexual abuse.
URI: https://hdl.handle.net/11499/57536
Appears in Collections:Tıp Fakültesi Tez Koleskiyonu

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
abdulkadir_izci_tez.pdf1.68 MBAdobe PDFView/Open
Show full item record



CORE Recommender

Google ScholarTM

Check





Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.