Please use this identifier to cite or link to this item:
https://hdl.handle.net/11499/57673
Title: | Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi adli tıp anabilim dalında 2013-2022 yılları arasında adli olaylarda maluliyet durumunun belirlenmesi amacıyla muayene edilen hastaların medikolegal değerlendirilmesi | Other Titles: | Medico-legal evaluation of patients examined in Pamukkale University Faculty of medicine, department of forensic medicine between 2013-2022 to determine disability status in forensic cases | Authors: | Yetiş, Hasan | Advisors: | Acar, Kemalettin | Keywords: | maluliyet standardizasyon yönetmelik disability standardization regulation |
Abstract: | Maluliyet tespiti; bedensel zararın ağırlığının tespiti, tazmini, sosyal güvenlik haklarından yararlanabilmek gibi pek çok amaçla yapılabilen teknik bir değerlendirmedir. Dolayısıyla standart olması, herkese eşit uygulanabilmesi, açık ve anlaşılır sebeplere dayanması, hakkaniyete uygun olarak yapılması gereken hassas bir iştir. Çalışmamız, meselenin böyle büyük bir önem arz etmesi sebebiyle, Anabilim Dalımız tarafından uzun bir süredir uygulanan maluliyet tespiti işlemlerinin bir özetini çıkarmak, medikolegal bir değerlendirmesini yapmak, diğer uygulama merkezleri ile karşılaştırmak, daha iyi yapılabilecek noktaları tespit etmek ve öneriler sunmak amacıyla planlandı.
Çalışmamızda, Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı arşivindeki 2013-2022 yılları arasında hazırlanan tüm arşiv kayıtları retrospektif olarak tarandı (n=13326). Arşiv dosyaları incelenerek değerlendirme yapılan 1464 maluliyet olgusu belirlendi. Olgular gruplandırılarak olguların ve raporların özelliklerine göre belirlenen veriler incelendi.
Çalışmamıza dahil edilen 1464 olgunun %33'ünün (n=470) kadın, %67'sinin (n=994) erkek olduğu, olguların yaş ortalaması 38,3 olduğu görüldü. Dosyaların tarafımıza başvuru tarihleri ile raporun imzalanarak gönderilmeye hazır hale geldiği rapor tarihleri birbirleri ile karşılaştırıldığında raporların %76’sının ilk 4 ay (120 gün) içerisinde, ortalama olarak da 95,9 günde çıktığı belirlendi. Dava konusu olay tarihi ile başvuru tarihi arasındaki geçen süre ortalama 3,4 yıl olduğu, yani ortalama 1250 gün önce meydana gelen olaylara yönelik olarak rapor düzenlendiği tespit edildi. Yönetmeliklerin dağılımı incelendiğinde; en fazla sayıda (n=1013) “Çalışma Gücü
xii
ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” kapsamında (%69,1) rapor düzenlendiği belirlendi. Bununla birlikte takdir kullanılan raporların da %82’sinin “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” kapsamında düzenlenen raporlar olduğu dikkati çekti. Tarafımıza olgu gönderen mahkemeler incelendiğinde; en sık Asliye Ticaret Mahkemelerinden (%52) dosya gönderildiği ve rapor talep edildiği görüldü. Rapor talep eden mahkemelerin hangi il ve ilçeden olduklarına bakıldığında; %97 (n=1430) oranında Denizli il ve ilçelerinden oluştuğu belirlendi. Olguların %87,0’sinin (n=1275) trafik kazası sebebiyle mahkemeye başvurduğu anlaşıldı. Araç içerisinde şoför olarak seyir halindeyken trafik kazası geçirenler, yolcu olarak seyir halinde olanlar, yaya iken trafik kazası geçirenler, motosiklet ile seyir halindeyken trafik kazası geçirenler ayrı ayrı gruplanarak istatistikleri tutuldu. Trafik kazalarında verilen ortalama maluliyet oranı %12,46, kasten yaralama olgularında %8,6, iş kazası olgularında %20,7, kusur sorumluluğu olgularında %25,2, ateşli silah yaralanması olgularında %32,5, kesici delici alet yaralanmalarında %7,9, tıbbi kötü uygulama olgularında %52,2 olduğu tespit edildi. Trafik kazaları içerisinde kalıcı maluliyeti olmayanlar 451 olgu (%35) olduğu görüldü. %45 oranla kalıcı maluliyete sebep olmayan kazaların oranı en yüksek şoförlerde idi. Yolcuların ise %39’luk kısmı herhangi bir kalıcı maluliyeti tespit edilmeyen olgulardan oluşmaktaydı. Yaya yaralanmalarında alt ekstremite yaralanmalarının, diğer tüm kategorilere göre belirgin olarak daha yüksek oranda (%49,8) görüldüğü dikkati çekti. Motosiklet yaralanmalarında ise kalıcı maluliyet olmayan olguların en az oranda (%25) motosiklet kazalarında görülmesi dikkati çekti. Trafik kazası dışındaki olgular değerlendirildiğinde; iş kazası olgularının yalnızca %8’inde kalıcı sekel mevcut olmadığı, %92’sinin kalıcı maluliyete sebebiyet verdiği tespit edildi. Çalışmamıza dahil edilen 1464 dosyanın 453’ünde (%31,6) önceden alınmış en az bir rapor mevcuttu. Bu eski raporların ortalama maluliyet oranları %18,7 idi. Aynı olguların tarafımızca tespit edilen ortalama maluliyet oranlarının %15,8 olduğu belirlendi. Arada %2,9 fark mevcuttu. Dosyalar içerisinde bulunan eski raporlar; düzenlendikleri yönetmeliklere, düzenleyen merkeze, sağlık kurulu raporu olup olmamalarına göre sınıflandırıldı ve her kategori kendi içerisinde birbiri ile karşılaştırıldı. Raporların sonuç kısmında 90 olguda (%6) bakıcıya ihtiyaç ile ilgili görüş bildirildiği tespit edildi. Dosyalar hazırlanırken yapılan çeşitli bölüm
xiii
konsültasyonları içerisinde Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon konsültasyonlarının (%54) ile en yüksek oran olduğu görüldü.
Sonuç olarak; maluliyet raporlarının farklı kurumlar tarafından, farklı yönetmelikler üzerinden, farklı amaçlara yönelik olarak düzenlenebilmekte olduğu görüldü. Ancak bu farkların birtakım problemleri beraberinde getirdiği, yönetmelik maddesinin yorumu, olay ile illiyetin olup olmaması, aradan geçen sürenin etkisi gibi faktörlerin maluliyet raporlarının sonuçlarına etki ettiği değerlendirildi. Adil bir yaklaşımın gereği olarak en hızlı bir şekilde, ulusal düzeyde bir standardizasyona ihtiyaç olduğu düşünüldü. Ayrıca sistemsel olarak yapılabilecek bir takım düzenlemelerle rapor tanzim süresinin kısalabileceği, raporların standardize edilmesi ile de itirazların azalacağı, bunlara bağlı olarak adalet sistemi üzerindeki yükün önemli bir kısmının azaltılabileceği düşünüldü. Disability determination is a technical assessment that can be made for many purposes such as determining the severity of physical damage, compensation, and benefiting from social security rights. Therefore, it is a sensitive work that should be standardized, applied equally to everyone, based on clear and understandable reasons, and done in accordance with equity. Due to the great importance of the issue, our study was planned to summarize the disability determination procedures performed by our Department for a long time, to make a medico-legal evaluation, to compare with other application centers, to identify the points that can be done better and to offer suggestions. In our study, all archival records in the archive of Pamukkale University Faculty of Medicine, Department of Forensic Medicine between 2013 and 2022 were retrospectively reviewed (n=13326). Archival files were analyzed and 1464 disability cases were identified. The cases were grouped and the data determined according to the characteristics of the cases and reports were analyzed. Of the 1464 cases included in our study, 33% (n=470) were female and 67% (n=994) were male, with an average age of 38.3 years. The dates of referral of the files to us were compared with the report dates when the report was signed and ready to be sent. It was determined that 76% of the reports were issued within the first 4 months (120 days) and 95.9 days on average. The average time between the date of the incident and the date of application was 3.4 years, meaning that reports were issued for incidents that occurred 1250 days ago. When the distribution of the regulations was analyzed, it was determined that the highest number of reports (69.1%) were issued within the scope of the “Regulation on the Procedures for Determining the Rate of Loss of Work Capacity and Occupational Disability” (n=1013). However, it was also noteworthy that 82% of the reports that used discretion were reports issued xv within the scope of the “Regulation on the Procedures for the Determination of the Rate of Loss of Work Capacity and Occupational Earning Capacity”. When the courts that sent files to us were analyzed; it was seen that the most frequent file was sent from the Commercial Courts of First Instance (52%) and a report was requested. When the provinces and districts of the courts requesting reports were analyzed; it was determined that 97% (n=1430) were from Denizli province and districts. It was understood that 87.0% (n=1275) of the cases applied to the court due to traffic accidents. Those who had traffic accidents while driving as a driver, those who had traffic accidents as a passenger, those who had traffic accidents while on foot, and those who had traffic accidents while riding a motorcycle were grouped separately and their statistics were kept. The average disability rate in traffic accidents was 12.46%, 8.6% in intentional injury cases, 20.7% in occupational accident cases, 25.2% in fault liability cases, 32.5% in firearm injuries, 7.9% in sharps injuries, and 52.2% in medical malpractice cases. Among traffic accidents, 451 cases (35%) did not cause permanent disability. The highest proportion of accidents that did not cause permanent disability was among drivers with a rate of 45%. Among passengers, 39% of the passengers were not permanently disabled. Lower extremity injuries were significantly more common in pedestrian injuries (49.8%) compared to all other categories. In motorcycle injuries, the lowest rate (25%) of cases without permanent disability was observed in motorcycle accidents. When cases other than traffic accidents were evaluated, it was determined that only 8% of occupational accident cases did not have permanent sequelae and 92% of them caused permanent disability. Of the 1464 files included in our study, 453 (31.6%) had at least one previous report. The average disability rate of these previous reports was 18.7%. The average disability rate of the same files determined by us was 15.8%. There was a difference of 2.9%. The old reports in the files were classified according to the regulations, the issuing center, and whether they were medical board reports or not, and each category was compared with each other. In the conclusion part of the reports, it was determined that 90 cases (6%) had an opinion about the need for a caregiver. Physical Therapy and Rehabilitation consultations had the highest rate (54%) among the various departmental consultations made during the preparation of the files. In conclusion, it was observed that disability reports can be issued by different institutions, under different regulations and for different purposes. However, these xvi differences bring along some problems, such as the interpretation of the regulation article, the causality of the incident, and the time elapsed. As a requirement of a fair approach, it was considered that there was a need for standardization at the national level as quickly as possible. In addition, it is thought that the report issuance time can be shortened with some systematic arrangements, and the objections will decrease with the standardization of the reports, and accordingly, a significant part of the burden on the justice system can be reduced. |
URI: | https://hdl.handle.net/11499/57673 |
Appears in Collections: | Tıp Fakültesi Tez Koleskiyonu |
Files in This Item:
File | Description | Size | Format | |
---|---|---|---|---|
tez Hasan Yetiş.pdf | 1.81 MB | Adobe PDF | View/Open |
CORE Recommender
Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.