Please use this identifier to cite or link to this item: https://hdl.handle.net/11499/58174
Title: Akciğerin ileri evre skuamöz hücreli karsinomunda DEK gen değişikliklerinin prognoz ve immünoterapi tedavisi ile ilişkisi
Other Titles: DEK gene rearrangement in advanced stage squamous cell carcinoma of the lung the relationship with prognosis and immunotherapy treatment
Authors: Karabaş, Hande
Advisors: Bir, Ferda
Abstract: Küçük hücreli dışı akciğer karsinomları akciğer kanserlerinin en sık rastlanan tipidir. Küçük hücreli dışı akciğer karsinomlarının büyük bir kısmını skuamöz hücreli karsinom, adenokarsinom ve büyük hücreli karsinom oluşturmaktadır. Daha seyrek olarak diğer histolojik tipler görülmektedir. Küçük hücreli dışı akciğer karsinomlarında prognoz ve tedavideki en önemli parametre hastalığın evresidir. Erken evre tümörlerde klasik olarak cerrahi rezeksiyon önerilirken, ileri evre tümörlerde ise kemoradyoterapiye ek olarak özellikle son yıllarda, geçerliliği onaylı bir belirteç ile duyarlılığı saptanan tümörlerde immünoterapi ve genetik değişiklikler içeren tümörlerde sürücü onkogenin hedeflendiği tedaviler kullanılmaktadır. Küçük hücreli dışı akciğer karsinomlarında terapötik ajanlara uygun hedeflenebilir spesifik genetik değişikliklerin keşfedilmesi, rutin uygulamada bu genetik değişiklikleri saptayan moleküler testlerin önemini artırmıştır. EGFR, ALK, ROS1, RET, BRAF V600E, MET Ekson 14 ve NTRK genetik değişikliklerini hedefleyen tirozin kinaz inhibitörleri küçük hücreli dışı akciğer karsinomlarının bazı alt tipleri için Birleşik Devletler Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onayı almıştır. Son zamanlarda sinonazal bölgede yeni bir antite olarak DEK::AFF2 füzyonu içeren skuamöz hücreli karsinomlar tanımlanmaya başlamıştır. Baş ve boyun bölgesinin DEK::AFF2 nonkeratinize skuamöz hücreli karsinomları agresif klinik davranışa sahip olmasına rağmen immünoterapiye karşı duyarlılığı bazı HPV negatif karsinomlarda bildirilmiş bir tümördür [1, 2]. Ancak akciğerin skuamöz hücreli karsinomlarında bu gen ile ilgili araştırma sayısı çok kısıtlıdır. DEK geni, birçok kanserde bildirilen potansiyel bir biyobelirteç ve onkogendir. DEK onkogeni, transkripsiyonel düzenleme, sinyal iletimi, diferansiyasyon, apoptoz, RNA işleme ve DNA replikasyonu gibi çeşitli önemli nükleer süreçleri yönlendirmek için SAP domaini ile DNA'ya bağlanır. Son zamanlarda DEK proteininin artan ekspresyonunun meme kanseri, serviks kanseri, nöroendokrin prostat kanseri, hepatoselüler karsinom, hematolojik maligniteler, mide adenokarsinomu ve akciğer kanseri dahil olmak üzere çeşitli neoplazmlarla ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum DEK proteininin tümörün ilerlemesi ve tedavisi için potansiyel bir biyobelirteç ve belirleyici olabileceğini düşündürmektedir. Ancak DEK proteininin akciğer kanserindeki rolü tam olarak bilinmemektedir [3]. AFF2 geni, X kromozomunun (Xq28) uzun kolunda yer alan X'e bağlı bir gendir. Bu gen, AFF1/AF4, AFF2/FMR2, AFF3/LAF4 ve AFF4/AF5q31'i içeren AFF gen ailesine aittir. AFF2 geni esas olarak beyinde ifade edilir ve kodlanan protein sinaptik plastisitede rol alır. AFF2 proteini, transkripsiyon aktivatörü olarak işlev gören bir RNA bağlayıcı proteindir. AFF2 yeniden düzenlemeleri birçok malign neoplazi ile ilişkilendirilmiştir [4]. Öte yandan torasik malignitelerdeki terapötik fırsatlar, ileri evre akciğer kanserinin tedavisinde immün kontrol noktası inhibitörlerinin çoklu faz III çalışmaları ile önemli ölçüde değişmiştir. Artık en azından bir hasta alt grubunda immünoterapinin sitotoksik kemoterapiye üstünlüğü kanıtlanmıştır. Ayrıca birinci basamakta immünoterapi ve kemoterapinin birlikte kullanıldığı tedavilerin kanıtları da vardır. Programlanmış hücre ölümü-1 (PD-1)/programlanmış hücre ölümü-ligandı 1 (PD-L1) yolu hedefli immünoterapi, akciğer kanserinin tedavisinde etkili bir seçenek haline gelmiştir. Temel olarak PD-1 ligandının reseptörlerine, PD-L1 veya PD-L2’ye bağlanması, T hücresi aktivasyonunda rol oynayan kinazları inhibe ederek tümöre karşı doğuştan gelen sitotoksik T hücresi tepkisini önleyebilir [5]. Akciğer kanserinde PD-L1 proteininin ekspresyonunun prognostik bir faktör olması veya PD-1 bloke edici antikorlara yanıtı öngörmesi beklenir [6]. Biz bu çalışmada akciğerin ileri evre skuamöz hücreli karsinomunda floresan in situ hibridizasyon tekniği (FISH) ile DEK rearranjmanının sıklığını saptamak, reverse transkriptaz polimeraz zincir reaksiyonu testi (rt-PCR) ile DEK:AFF2 füzyonlu olguları belirlemek, bu gen değişikliğinin prognoza etkisini, PDL1 pozitifliği ve immünoterapi yanıtı ile ilişkisini araştırmayı planladık. Çalışmamıza Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Ana Bilim Dalı’nda 2017-2023 yılları arasında skuamöz hücreli karsinom tanısı alan; bronkoskopik biyopsi veya iğne biyopsi materyallerinden rastgele seçilmiş 128 hastayı aldık. Olguların tümünde DEK gen rearranjmanı, PD-L1 immünhistokimyasal ekspresyonu ile klinikopatolojik parametreler ve prognoz arasındaki ilişkiyi inceledik. DEK gen rearranjmanı tespit edilen 29 olguda rt-PCR yöntemi ile uygun primerler kullanarak DEK::AFF2 füzyonunu araştırdık. Olgularımızın tümüne (n=128) immünhistokimyasal yöntemle Ventana SP 263 klonu kullanarak PD-L1 uygulandık. Tümör hücrelerinde tümör proporsiyon skoru (TPS); PD-L1 membranöz boyanması %1’in altında olan %15.8 olgu, %1-50 arasında %62.4 olgu, %50’nin üstünde boyanma saptanan %21.8 olgu bulundu. PD-L1 boyanması ile cinsiyet, yaş, tümör çapı, tümör evresi, lenf nodu metastazı, uzak metastaz, nüks ve ölüm durumuna göre gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark izlenmedi (p>0,05). PD-L1 skorlaması ile total yaşam süresi arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). FISH yöntemi ile araştırmaya alınan 128 olgunun tümünde DEK rearranjmanı araştırıldı. Hastaların %21.8’inde DEK rearranjmanı tespit edildi. DEK rearranjmanı ile cinsiyet, yaş, tümör çapı, tümör evresi, lenf nodu metastazı, uzak metastaz, nüks ve sağkalım durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark izlenmedi (p>0,05). DEK gen rearranjmanı pozitif ve negatif olgular arasında total yaşam süresi açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). FISH yöntemiyle DEK rearranjmanı saptanan 29 olguya uygun primerler kullanarak rt-PCR testi uygulandı. Yirmi dokuz olgunun tümünde DEK::AFF2 füzyonu tespit edildi. AFF2 füzyonu ile cinsiyet, yaş, tümör çapı, tümör evresi, lenf nodu metastazı, uzak metastaz, nüks ve sağkalım durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark izlenmedi (p>0,05). AFF2 füzyonu pozitif ve negatif olgular arasında total yaşam süresi açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). DEK rearranjmanı/ DEK::AFF2 füzyonu tespit edilen olgularda PD-L1 ekspresyonunun %1’in altında olma oranı anlamlı şekilde yüksekti (p:0.010; p<0.05). DEK proteini birçok organdaki skuamöz hücreli karsinomlarda aşırı eksprese edilir ve tümörün başlatılmasında ve sürdürülmesinde aktif rol oynar. Bu proteinin düzenlenmesi ve fonksiyonu ile ilgili hala birçok açık soru olmasına rağmen, yüksek DEK protein ekspresyonu, yeni bir prognostik faktör olarak faydalı olabilir ve yeni bir terapötik hedef olabilir [7]. Sonuç olarak DEK rearranjmanı/ DEK::AFF2 füzyonu araştırılan ilk akciğer skuamöz hücreli karsinom serisidir. Ayrıca PD-L1 ve DEK rearranjmanı/ DEK::AFF2 füzyonu ilişkisi akciğerin skuamöz hücreli karsinom olgularında hiç karşılaştırılmamış olduğu için bizim çalışmamız literatürde bir ilktir. Bulgularımızın immünoterapi verilecek hastaları seçimine, prognoza ve hastaların skuamöz hücreli karsinomlarının patogenezini açıklamaya yardımcı olabileceğini düşünmekteyiz.
Non-small cell lung carcinomas are the most common type of lung cancer. Squamous cell carcinoma, adenocarcinoma and large cell carcinoma constitute the majority of non-small cell lung carcinomas. Other types are seen less frequently. The most important parameter in prognosis and treatment in nonsmall cell lung carcinomas is the stage of the disease. While surgical resection is recommended for early-stage tumors, immunotherapy and treatments targeting the driver oncogene have come to the fore in recent years in addition to chemoradiotherapy for advanced-stage tumors. The discovery of specific targetable genetic changes suitable for therapeutic agents in non-small cell lung carcinomas has increased the importance of molecular diagnostic tests that detect these genetic changes by routine practice. Tyrosine kinase inhibitors targeting genetic changes in EGFR, ALK, ROS1, RET, BRAF V600E, MET Exon 14, and NTRK genes have been approved for certain subtypes of non-small cell carcinomas. United States Food and Drug Administration (FDA) for some subtypes of lung carcinomas has received approval. Recently, a new entity in the sinonasal region has been described as squamous cells containing DEK::AFF2 fusion. cell carcinomas are beginning to be identified. Head and neck area DEK::AFF2 nonkeratinizing squamous cell carcinomas have aggressive clinical behavior. However, its sensitivity to immunotherapy is limited in some HPV-negative carcinomas. It is a reported tumor [1, 2]. However, in squamous cell carcinomas of the lung, this gene is not detected. The number of relevant studies is very limited. The DEK gene is a potential biomarker and oncogene reported in many cancers. Until oncogene, transcriptional regulation, signal transduction, differentiation, apoptosis, RNA processing and the SAP domain to direct various important nuclear processes such as DNA replication. It binds to DNA. It has recently been revealed that increased expression of DEK protein is associated with a variety of neoplasms, xvi including breast cancer, cervical cancer, neuroendocrine prostate cancer, hepatocellular carcinoma, hematological malignancies, gastric adenocarcinoma, and lung cancer. This suggests that DEK protein may be a potential biomarker and determinant for tumor progression and treatment. However, the role of protein in lung cancer is not fully known [3]. The AFF2 gene is an X-linked gene located on the long arm of the X chromosome (Xq28). This gene AFF gene including AFF1/AF4, AFF2/FMR2, AFF3/LAF4 and AFF4/AF5q31 belongs to his family. The AFF2 gene is expressed mainly in the brain and the protein encoded by synaptic. It plays a role in plasticity. AFF2 protein, an RNA that functions as a transcription activator binding protein. AFF2 rearrangements are associated with many malignant neoplasias [4]. On the other hand, therapeutic opportunities in thoracic malignancies have changed significantly with multiple phase III studies of immune checkpoint inhibitors in the treatment of advanced lung cancer. It is now possible to use immunotherapy over cytotoxic chemotherapy in at least a subgroup of patients. Its superiority has been proven. In addition, the combination of immunotherapy and chemotherapy in first-line. There is also evidence of the treatments used. Programmed cell death-1 (PD-1)/programmed cell death-ligand 1 (PD-L1) pathway-targeted immunotherapy, lung It has become an effective option in the treatment of cancer. There is also evidence of first-line treatments using a combination of immunotherapy and chemotherapy. Programmed cell death-1 (PD-1)/programmed cell death-ligand 1 (PD-L1) pathway-targeted immunotherapy has become an effective option in the treatment of lung cancer. Essentially, binding of PD-1 ligand to its receptors, PD-L1 or PD-L2, can prevent the innate cytotoxic T cell response against the tumor by inhibiting kinases involved in T cell activation [5]. Expression of PD-L1 protein in lung cancer is expected to be a prognostic factor or predict response to PD-1 blocking antibodies [6]. In this study, we evaluated fluorescence in situ in advanced squamous cell carcinoma of the lung. To determine the frequency of DEK rearrangement by hybridization technique (FISH), reverse transcriptase to identify cases with DEK:AFF2 fusion by polymerase chain reaction test (rt-PCR), The effect of gene xvii alteration on prognosis, its relationship with PDL1 positivity and immunotherapy response. We planned to research. Our study included patients diagnosed with squamous cell carcinoma between 2017 and 2023 at Pamukkale University Faculty of Medicine, Department of Medical Pathology; We recruited 128 randomly selected patients from bronchoscopic biopsy or needle biopsy materials. DEK gene in all cases rearrangement, PD-L1 immunohistochemical expression and clinicopathological parameters and we examined the relationship between prognosis. We investigated the DEK::AFF2 fusion using the rt-PCR method and appropriate primers in 29 cases in which DEK gene rearrangement was detected. Ventana SP 263 clone was detected in all of our cases (n=128) by immunohistochemical method. We applied PD-L1 using Tumor proportion score (TPS) in tumor cells; PD-L1 15.8% cases with membranous staining below 1%, 62.4% cases with 1-50%, 50% with 21.8% of the cases were found to have staining. PD-L1 staining and gender, age, tumor diameter,between groups according to tumor stage, lymph node metastasis, distant metastasis, recurrence and death.No statistically significant difference was observed (p>0.05). Disease-free life with PD-L1 scoring. There was no statistically significant difference between duration and total survival (p>0.05). DEK rearrangement was investigated in all 128 cases included in the study using the FISH method.TEC rearrangement was detected in 21.8% of the patients. With DEK rearrangement, gender, age,tumor diameter, tumor stage, lymph node metastasis, distant metastasis, recurrence and survival status. No statistically significant difference was observed between them (p>0.05). DEK gene rearrangement positive and in terms of disease-free survival and total survival among negative cases. There was no statistically significant difference (p>0.05). rt-PCR using appropriate primers for 29 cases in which DEK rearrangement was detected by FISH method. DEK::AFF2 fusion was detected in all 29 cases. No statistically significant difference was observed between AFF2 fusion and gender, age, tumor diameter, tumor stage, lymph node metastasis, distant metastasis, recurrence xviii and survival (p>0.05). There was no statistically significant difference in disease-free survival and total survival between AFF2 fusion positive and negative cases (p>0.05). PD-L1 expression is less than 1% in cases with DEK rearrangement/DEK::AFF2 fusion. The rate of being under was significantly higher (p:0.010; p<0.05). DEK protein is overexpressed in squamous cell carcinomas in many organs and it plays an active role in tumor initiation and maintenance. Although there are still many open questions regarding the regulation and function of this protein, high DEK protein expression may be useful as a novel prognostic factor and a new therapeutic target [7]. In conclusion, this is the first lung squamous cell carcinoma series in which DEK rearrangement/DEK::AFF2 fusion has been investigated. In addition, our study is a first in the literature, as the relationship between PD-L1 and DEK rearrangement/DEK::AFF2 fusion has never been compared in squamous cell carcinoma cases of the lung. We think that our findings may help in the selection of patients to receive immunotherapy, their prognosis, and to explain the pathogenesis of their squamous cell carcinomas.
Description: Bu çalışma Pamukkale Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi’nin 05/02/2024 tarih ve 2024TIPF003 sayılı kararı ile desteklenmiştir
URI: https://hdl.handle.net/11499/58174
Appears in Collections:Tıp Fakültesi Tez Koleskiyonu

Files in This Item:
File Description SizeFormat 
hande_karabas_tez.pdf1.37 MBAdobe PDFView/Open
Show full item record



CORE Recommender

Google ScholarTM

Check





Items in GCRIS Repository are protected by copyright, with all rights reserved, unless otherwise indicated.